Paradigma insanlar için ortak bir kural setidir ve 2 işe yarar :
1. Sınırları oluşturur ve belirler
2. Bize sınırların içinde nasıl davranacağımızı söyler
(Paradigma hakkında yazılarımı okumak için tıklayınız >>>)
Şirketi şu anda yönetmekte olan kişi iş kurallarının nasıl olması gerektiğine karar vermiş olan veya vermekte olan kişidir, kısacası sınırları belirler. İşini kendi düşündüğü gibi yapmayanları fırçalar veya nazikçe uyarır, bu sadece bir stil sorunudur, hedef değişmez … Kuralların dışına çıkmak isteyen kişileri içeri çeker, nasıl davranmamız gerektiğini söyler. Çünkü idareci odur, onun sözü geçecektir, paradigma ona aittir, düzenin koruyucusu odur.
Bir yöneticiye etrafına çok zarar vermeden işi ilerlettiği sürece katlanıyor olabiliriz, koyduğu kurallar çalışıyor ve içinde kalıyor olmaktan mutlu isek ona katlanabiliriz, hedefleri bizim hedeflerimiz ile örtüşüyor ise ona katlanabiliriz.
Paradigmalar için de aynı şeyi söyleyebiliriz, kurallar ile insanlar çatışmıyor ise değişmezler ama çatışma var ise değişmeleri sadece bir zaman konusudur.
Dolayısı ile yöneticinin kuralları geçerliliğini koruyor ise sorun yoktur, onun baba, amca, hala olması fark etmez. Kurallar yetersiz kalıyor ve bizi hedefimize götürmüyor ise değişmeleri gerekir (paradigma değişimi). Bunu mevcut yöneticimiz kendisini geliştirip durumu realize ederek yapabilirse yine sorun yok. Ama yapmayı red eder ise sorun başlar, çünkü kurallar ile çatışma başlayacak demektir ve bütün çatışmalar ısı yayar, yani ortalık ısınır.
Eğer engel kişi ise ya o kişi değiştirilecektir ya da o iş unutulacaktır.
Aile şirketi olmayan bir şirkette “o misyonunu tamamladı, zamana ayak uydurmakta güçlük çekiyordu, değiştirdiler” deriz aile şirketlerinde ise “baba yaşlanmıştı, artık devir gençlerin devri” diyor olabiliriz.
Yöneticilerin değişimi biten bir paradigmanın sahneyi terk etmesi gibidir, artık devir yenilerin devridir. İster şirket bir ailenin olsun ister olmasın (acaba bir aileye ait olmayan şirket var mıdır ?).