Bir öğrencinin 3 durumda öğretmene ihtiyacı kalmazmış :

1. Öğrenci bütün öğretmenlerin önüne geçmiştir

2. Öğrenci ölmüştür

3. Öğrenci öğrendiğini sandığı şeyin içinde kendi kendisini hırpalamaktadır

Yıllar önce oğluma araba kullanmayı öğretiyordum, dura kalka gidiyor beni de kızdırıyordu. Niçin arabayı kaldıramıyorsun diyordum, sonra birden aklıma ne yapması gerektiğini söylemediğim geldi (normal bir şey ben sürücü öğretmeni değilim) ve debriyajı hissetmesini ayağını bir noktaya kadar getirip orada durmasını - ayağını yukarı kaldırmaya devam etmemesini, bir kavrama noktası olduğunu ve hissederek bulacağını söyledim … şimdi şehir içinde benden iyi araba kullanıyor  … sıra geldi uzun yol kurallarına.

Ortalıkta etten kemikten bir öğretmen yok ise bu işi “hayat” üstlenir ve öğrenci “hayat mektebinden mezun olur”, tabi olabilirse. Şirketlerin iyileştirme projeleri, ERP çalışmaları da böyledir, bazen bir öğretmen bazen ise hayat mektebi devreye girer.

Benim bugüne kadar yaşadıklarım 1 nolu seçeneğin gerçekleşme ihtimalini % 5-10 olduğunu söylüyor. Bu oranın çok düşük olması olayın imkansızlığından değil ancak şirketlerin hem insan yetiştirme hem de elinde tutma becerilerinin düşük olmasına bağlıyorum.

2 numaralı seçeneğin son 15 yıl içinde % 40 civarı olduğunu söyleyebilirim, diğer bir deyimle 100 şirketin 40′ı bugün yok, çeşitli sebepler ile pazarda yerlerini başkaları almış.  Bence bunun nedeni bu şirketlerin sahipleri şirketlerini ölümsüz zannetmeleri, diğer bir deyim ile kendileri ile şirketi soyutlamışlar, “şirketleri bu zorluğu da aşar” diye düşünüyorlardı. Halbuki zorlukları insanlar aşar, şirketler değil !. Eğer bu istatistiğin ne kadar doğru veya yanlış olduğunu denemek istiyor iseniz 15 yıl beklemeniz gerekmez, rasgele 100 şirket seçin ve kuruluş yıllarına bakın, bakalım kaç tanesi 15-20 yaşın üstünde çıkacak …

3 numaralı seçenek % 50 civarında. Şirketler bir iyileştirme projesi veya ERP çalışması ile ilk karşılaştıklarında çoğunlukla “ne var bunda biz bunu biliyoruz, arkadaşlar bunu hemen yapabiliriz değil mi … haydi haftaya bitirelim” şeklinde bir yaklaşımda bulunur.

Tıpkı 20 yaşında herşeyi bildiğiniz, 30 -35 arası ise babanızın hakkını geri vermeye başladığınız gibi.

Bu yanılgı, konunun gerçekten konuşulduğunda basit olmasından kaynaklanıyor. Ancak insanların kurguladığı iş hayatı ve şirket düzeni içinde dikkat edilmesi gereken bir dizi ayrıntı var, işte ilk bakışta görülmeyen bu ayrıntılar yolda sizi sarsmaya, direksiyonu bir o tarafa bir bu tarafa çevirmenize neden olur, arabanın içinde bulunan yolcular sonunda perişan olarak arabadan inip eskisi gibi yürümeye karar verene kadar devam eden bir süreçtir bu !


Gençler arasında danışmanlık yapmak isteyenlerin sayısının arttığını izliyorum. Nerede ise herkes danışman olmak istiyor, o zaman şöyle bir pazarın ortaya çıkması an meselesi : danışmanlar için danışmanlık hizmeti …

Neyse gelelim konumuza …

Eğer sürekli iyileştirme veya operasyon iyileştirmesi, yalınlaştırma, süreç iyileştirme, yeniden yapılanma gibi bir konuda danışmanlık yapmak istiyor iseniz diğer bilmeniz gerekenlerin yanında izlemeniz gereken oldukça basit bir yolu hatırlatmak isterim.

Şirket hayatında iş süreçleri vardır. Her yapılan eylem bir sonra tarif edilmiş veya edilmemiş ama uygulanan bir adımı tetikler, süreçler mutlaka bir noktada sona erer ve yeni bir süreci başlatır. Böyle anlatılınca gizemli olan ifade depoya yanaşan kamyonun üzerinde bulunan malzemelerin indirilip raflara taşınmasının adımları ortaya çıkartıldığında bütün sırrını kaybeder. Yerine süre, metre, iş gücü, ekipman kullanımı, kontrol gibi ifadelerin havada uçtuğu cümleler gelir.

Şirketlerin içinde yaşanan kavga ve gerilim, patron veya yöneticinin çileden çıkmasına çoğu kez bu adımların hatalı, eksik veya yeniden yorumlanarak yapılması sebep olur. İşte bu yüzden ne kadar az adım, ne kadar basit anlaşılan komut olur ise o kadar iyidir.

Diğer yandan “anlamsız süreç yoktur”. Birisi süreci güzel ve akıcı anlatıp şemayı çizdiğinde çoğu kez “ben bütün bunları düşünemezdim” dediğim çok olmuştur, işte o an sürecin mantıklı göründüğü andır. Bir süre sonra basit sorular ve metrikler konuşulduğunda ise az önce sanat eseri gibi duran akış bir anda “kim yapmış bunu” şekline dönüşebilir.

Çok basit 5 adet sorumuz var, bu soruların hepsini sürecinizin her adımı için sormalısınız, elbette süreciniz gereken detayda olmalıdır (detay konusuna başka bir zaman bakacağız) :

1. Yasal olarak yapılması mı gerekiyor ?
2. Bu işlem sonucu stok azalacak mı ?
3. Bu işlem sonucu masraf azalacak mı ?
4. Bu işlem sonucu satış artacak mı ?
5. Kesin bir müşteri isteği veya beklentisi mi ?

Eğer 5 sorudan hiç ?Evet? cevabı çıkmıyor ise sorguladığınız adım niçin var diye uzun uzun düşünmelisiniz ? 5 numaralı satırda yer alan “müşteri” son müşteri anlamındadır, bir sonraki istasyon veya bölüm değil.

Şimdi hemen şirketinizin herhangi bir sürecini masanın üzerine koyun ve başlayın bakalım ne olacak ?