Yaratıcı bir şirketin tek göstergesi yeni konuları ilk onun keşfetmesi değildir.

Bunun yanında bulunduğu konumu anlayabilmesi ve geride kaldığında sıçrama yapması gerektiğini, sadece bunu yaparak tekrar rakibinin önüne geçebileceğini bilmesidir.

Jobs bunu iMac sonrasında iTunes ve iPod?u ortaya çıkartarak yapmıştı.

Kullanıcıların fotoğraf ve video kullanımına odaklanan iMac müzik konusunda geride kalmıştı. PC kullanıcıları istedikleri müzik dosyasını indirebiliyor, paylaşabiliyor ve CD üzerine aktarabiliyordu ancak iMac ile bu yapılamıyordu. Jobs bu durum için ?kendimi ahmak gibi hissetim? demişti.

Bu açığı iMac?in CD sürücüsünü değiştirerek giderebilirdi ama öyle yapmadı. Müzik endüstrisinin şeklini tamamen değiştirecek olan iTunes ve iPod entegrasyonunu yarattı. Böylece insanlar müzik eserlerine o güne kadar erişilemeyen şekilde ulaşabildiler (bu aynı zamanda bir Mavi Okyanus örneğidir).

iPod büyük bir başarı elde ettiğinde Jobs onunla uğraşmak yerine onun nasıl bir rekabet ile karşı karşıya olacağı üzerinde çalıştı. Cep telefonun üreticilerinin müzik indirme ? paylaşma konusunda çalışabileceklerini düşünerek iPhone üzerinde çalıştı ve iPod?u iPhone ile yok etme stratejisini uyguladı (lider kendisine saldırarak hareketli savunma yapar). Bu uygulaması için ?eğer biz kendimize saldırmaz isek başkası bunu yapacaktır? demiştir.

- Kaynak : Walter Isaacson

Steve Jobs pazarlama kitaplarını okuduğu için mi bunları uyguladı yoksa içgüdüsel olarak mı bilmiyorum. Şimdi siz kendinizi Jobs’dan daha mı üstün görüyorsunuz veya oooo baba aşmış diye mi düşünüyorsunuz onu da bilmiyorum. Eğer Jobs nerede ben neredeyim diye düşünüyorsanız moralinizi bozmayın, hepimiz için bir şans daha var !

Liderin kendisine saldıracak birisi yok ise veya hareketli savunma yapmayı düşünen bir şirket ise “kendisine saldırması gerektiği veya böyle de olabileceği” literatürde yer alır. Bu konuları okuyan ve olayları anlamak için (inkar etmek veya kendi fikrini savunmak için değil) için çaba sarf edenler bu bilgi seviyesine ulaşabilir. Elbette saldırmak için bilgi sahibi olmak yetmeyecektir, bunun yanında cesaretimizde olmalı.

İşin iç ferahlatıcı yanı ise bu stratejinin sadece lider için geçerli olması, yani çok az sayıda firma için. Diğerlerinin saldırabilecekleri bir çok küçük şirket zaten var, dolayısı ile lider olmayanlar bu sayede kendilerine saldırmaktan kurtulmuş oluyor.

 

Basit olmak kolay değildir. Apple bunu ürünleri ile başarmış, basit olmanın karmaşık olmaktan farkını kolayca kullanılan yazılımları ve cihazları ile kanıtlamıştır.

Jobs basit olmak ile Atari’de, gece vardiyasında çalışırken tanışmıştır. O zamanlarda Atari oyunları hiç bir el kitabı olmadan anlaşılabilen ve oynanan yazılımlardı. En uzun açıklama gerektiren oyun olan Star Trek için sadece iki satır vardı …

1. Insert quarter.

2. Avoid Klingons.

Jobs Xerox’un Palo Alto araştırma merkezinde grafik arabirimi olan bilgisayarı ve mouse’u gördükten sonra daha basit olanını tasarladı. Xerox’un mouse birimi 3 tuşlu ve 300 USD değerindeydi. Jobs tek tuşlu bir mouse’u 15 USD’ye ürettirmek için çalıştı.

Basitleştirmek için kullanımı anlamanın yanısıra üretim akışını da basitleştirmek gerektiğini planlamalısınız. Görünüşte basit gibi görünen bir ürün için uygulanması güç süreçler yaratıyor iseniz basitleştirme hedefinden uzaklaşıyorsunuz demektir.

iPod tasarım sürecinde “Şarkı, şarkıcı, album, hangisine göre aramak istiyorsunuz” sorusuna “niçin böyle bir şeye ihtiyaç var ki ?” diye sorgulayarak iptal etmişti. Daha sonra ise “açma / kapama” düğmesini sorguladı ve yok etti. Bunu ilk söylediğinde ekibi önce şaşırdı ama sonra gerçekten niye var ki diye sorarak tasarımdan çıkarttılar.

Basitleştirme ile yalınlaşmayı yakın akraba olarak değerlendirebilirsiniz. Sürecinizin içinden gerekmeyeni çıkartmak için önce gerekmeyeni bulmalısınız. Bunun için ise yapmanız gereken “olay yerine gitmektir” yani müşteri ile ürünün buluştuğu yere.

Kaynak : Walter Isaacson