Bir söz verirsiniz bazen kendinize bazen bir dostunuza … Yerine getirmek için doğruyu söylemeniz gerekiyordur. Ama söylerseniz de bu sefer zor durumda kalacak olabilirsiniz. İşte iletişim derslerinde okutulan bir durum ile karşılaştınız demektir, ismi “etik dilemma – etik ikilem”.
Bu durum ne siyahtır ne de beyaz, bazen seçeneklerinizin her ikisi de doğru veya her ikisinin de yanlış olduğu noktadır. İlk önce aslında hatalı bir şey yaparsınız, yapmamanız gereken bir şeyi … Hiç yapmak istemediğiniz bir şeyi, tıpkı misafirlikte ev sahibinin vazosunu kırmak gibi, bir arkadaşınızın işine hiç te düşünmediğiniz şekilde karışmak gibi veya bir şeye şahit olmak gibi … Sonra ise bu yaptığınızı açıklamanız gerektiğini düşünürsünüz.
Nasıl bu noktaya geldiniz, keşke gelmeseydiniz ama artık oradasınız.
Şimdi karar zamanı.
Herkes kendi vicdanı ile karar verecek ve sonuçlarına katlanacaktır. Bazen kararınız başkalarını yaralıyor olabilir, bazen işinizden edebilir, bazen ise dostlarınızı kaybetme noktasına gelirsiniz.
Bugünün popüler kültürü sizi çok etkiliyor ise kendinizi koruma yönünde adım atarsınız. Beyaz bir yalan veya basitçe görmezlikten gelme (ama gördünüz), hiç bahsetmeme seçenekleriniz. Bunlar sizi başkalarının hışmından koruyacaktır, içinizde dert olmayacak ise kolayı bunlar. Çoğu kez bu seçeneklerden birisi seçilir ve kimse etkilenmemiş görünür. Eğer hayatınızı ortalama çizgide sürdürmeye niyetli iseniz sorun yok.
Yok eğer ne olursa olsun sözünüzün arkasında duracak iseniz sonuçtan etkilenecek kişilerin sizi anlayacağını, kovdukları yerden geriye alabileceklerini umarak sözünüzü yerine getirirsiniz. Eğer konu iki kişi arasında ise bence de tercihiniz bu şekilde olmalı, çünkü diğer türlü yalan söyleyen birisi olacaksınız. Bu tercihten, sadece olay kişisel ama iki kişinin dışına taşacak, başkalarının da öğreneceği bir şey haline geliyor ise vazgeçmek daha doğru olabilir, çünkü bu durumda bazı insanları gereksiz yere bir sorunun içine atıyor olabilirsiniz ve artık doğruyu söylemiyor olmak söylemekten daha doğru olabilir.
Durum bu kadar karışık olmasa zaten biz ona ikilem demezdik.
Niçin doğruyu söyleyerek risk alıyorsunuz ?
Mark Twain “Eğer doğruyu söylüyor iseniz bir şey hatırlamanıza gerek kalmaz” demiş. Ben ne söylemiştim diye hatırlamak zorunda kalmak istemiyor iseniz yapılacak şey belli. Bir süre önce çok sevdiğim ve değer verdiğim bir dostumun tavsiyesi ile bir film seyretmiştim, ismi Pi’nin Hayatı. Seyrettiğim bu filmden iki alıntıya da yer vermek istiyorum :
“Gerçeği duymak istemeyenler yalan dinlemek zorunda kalır” ? ve “Hikayeleri mutlu bitirmek sizin elinizde”. (Pi’nin Hayatı)
Hepsi bu kadar, umarım şansınız açık olur çünkü fazlasıyla ihtiyacınız olacak. Bakalım büyük jüri bu yolu seçenler hakkında ne karar verecek ?