Çok Parlak Fikrim Var … Okuyucu Yorumları
Öncelikle yorum yapan ve paylaşan herkese teşekkür ederim. Yorumlarınızı istiyorum derken isimlerinizi yayınlamak için izin istemeyi unuttuğum için bu seferlik isimlerinizi bir problem olmasın diye yayınlamayacağım. İşte yorumlarınız … Geliş sırasına göre … (Bu yazı neydi diye merak edenler tıklayabilir >>>)
…..
barcelona, real madridi bile yönetecek bir orkestra şefi gerekiyorbence bu koalisyon ilk hafta dağılır
…..
Sadece İKTİDAR KAVGASI olur.. Herkes diğerinin yeterince asılmamasından şikayetçi olur.
Sadece TALİMAT veren ve ELEŞTRİEN iken, ELEŞTİRİLEN ve TALİMAT ALAN olucak olmak tam bir BOMBA olur
…..
Farketmez ki, o zaman da birbirlerinden şikayet ederler. Çünkü hepsi en iyi ben bilirim der.
…..
Bu mantalite ile kurulan şirketler bana göre hiç iş yapamaz zira herkesin şef olduğu orkestrada enstrümanı kim çalacak?
…..
Merhabalar.Güzel bir fikir gibi gözüküyor.Ama herşeyden önemlisi 100-200 patronun aynı sektörden olması ve aynı şeyleri bilme imkanı yok. Dolayısiyle mükemmel bir kadro oluşturma olasılığıda ortadan kalkıyor.
…..
Bu konuda yöneticilerde aynı konumda. Yani işler alt kademedeki kişiler tarafından ne yazık ki hassas ve titizlikle yapılmıyor. Çünkü yapılan işlerin ne kadar neyi etkilediğini bilmedikleri için hassaslık gösterilmiyor. Ayrıca herkesin bir iş yapış şekli ve işte öncelikleri var. Çok iyi bir kadroda bence yaşanacak sıkıntı iş yapış ve öncelikler konusudur.
Bir iş sahibine göre kilit nokta elindeki yatırımı kullanarak finansını yükseltmekken, başka birine göre yatırım yapıp sonra finansa yönelmek olabilir. Ve bir şirkette baskın farklı düşüncelerin toplanması iyi bir yönetimden çok kötü bir yönetim kaynağı olarak karşımıza çıkacaktır. Herkes bildiği konuda yol gösterici olmalı DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
…..
Merhaba,
?199 kişinin çok iyi çalıştığı bir ortamda, benim çalışmamam sistemi negatif etkilemez. Onlar çalışsın ben ortak olarak payımı alayım.? İyi fikir değil mi?
…..
Cengiz Bey Selam,
Sizin bu şirkette bütün patronlar sadece patron işi yapınca, maalesef bu şirket batar,,
Şirketlerde bence olmazsa olmaz, işveren veya yönetici çalışanların kapasitesini iyi belirlemelidir.
Yönetici veya işveren zaten çoğu konuyu bildiği ve işe sahiplendiği için yönetici veya işveren.
Her seviyedeki çalışanın kendine göre pozitif ve şirkete bir kum tanesi kadarda olsa artı getirecek bir yönü vardır.
Fakat bunları çıkarmak, herkesi bir amaç uğrunda çalıştırmak, yönetici veya işverenin görevi?. En zor görev
Bence şirket içi çok iyi analizler yapılıp prim ?maaş uygulaması çok iyi yönetilmelidir.
Türk insanı ne kadarda parayı sevse duygusaldır. Daha hala profesyonellikten çok uzakız.
Bu konunun ucu çok acık,,
Benim için iki konu çok önemli ;
- Çalışana şirket için bir değer olduğu aşılanmalı
- Prim ? maaş uygulaması çok iyi yönetilmeli
Saygılarımla,
…..
Merhaba Cengiz Bey,
Kurgunuz gerçekleşmez. Çünkü patronlar (sizin kabulünüzdeki gibi) işlerini, özellikle insan kaynağı yönetimini çok iyi bilmiyorlar (hatta hiç bilmiyorlar). Zaten bunu beceremedikleri için insanlar isteksiz ve verimsiz çalışıyorlar. Aslında konu birkaç cümle ile anlatılamayacak kadar uzun. Kısaca “PATRONLAR NE BİLDİKLERİNİ ÇOK İYİ BİLİYORLAR FAKAT NE BİLMEDİKLERİNİ BİLMİYORLAR”. Bütün problem burada…
…..
Bence olur,ama asıl olan burada şirkette işini iyi yapan personel olması mı yoksa işine patron gibi sarılıp benimseyen personel olması mı. Patronların bence asıl istediği budur. Patronlarda hata yapabilir sonuçta. Önemli olan bence işini kendi işi gibi çalışıp , gayret eden personel önemli.
…..
Günaydın,
1 geminin 1 baş kaptanı olur. Başka bir gemide kaptan olan hiç kimse dünyanın en süper gemiside olsa, güverteci, kamarot yada başka birşey olmak istemez, istesede yapamaz.
…..
Herkesin patron olduğu bir şirkette işler yürümez, iş yapacak adam bulunmaz daha beter olur.
Cengiz Bey Merhaba,
Süper Şirket düşüncesinin hayalden öteye gidebilmesini mümkün görmüyorum açıkçası.
Patron ya da şirket yöneticileri ( soyad ile makam sahibi olanlar ya da profesyonel yöneticiler ) bir araya geldiklerinde iş bölümlerine dikkat etmedikleri sürece, şirketi hızla düz duvara sürükleyeceklerdir.
İş bölümünün olmadığı, koordinasyonun sağlanamadığı şirketlerin yapısı her ne olursa olsun malesef karışıklıklarla dolu olacaktır. Şirketlerin yürümesinde asıl olan takımın ne yaptığıdır, bireyin değil. Bu nedenle 100 patronu da 2 patronu da bir araya getirseniz önce iş bölümü… Daha sonra kişisel beceri ve performans gelecektir.
Süper şirketin sırrı, görev tanımı ve görev tanımını yerine getirebilen iyi yönetici + çalışanlardan geçer. Sizlerin ? patron ? sıfatı ile tanımladığınızı düşündüğüm kesimi gözümde doğru canlandırıyorsam, son sözü söyleyen ve martı tarzı yönetim sergileyen insan grubundan oluşmakta. Bunun da yönetim zafiyeti yaratmasını beklerim.
Umarım kafamdakileri açıklama becerisini gösterebilmişimdir.
İyi çalışmalar dilerim….
…..
Cengiz Bey;O şirket çalışmasından ulaşılacak tek özlü söz ?sen ağa ben ağa bu ineği sağa?.
Merhaba;
Tüm şirket yöneticilerinin bir araya gelerek kurduğu bu şirket, malesef çok kısa süreli ve oldukça başarısız bir işletme ömrü biçmiş olursunuz.
Şirket yöneticilerinin en major özelliklerinden biri, beklentilerini yüksek tutmaları..Diğer rakip ya da benzer işleri yapan şirketlerin cirolarına ya da işlem hacimlerine bakıp onlarla kendilerini kıyaslar fakat en az sayıda personelle en yüksek geliri elde etmek isterler.
Yönetim idari ve zor biş görev..İşleri yönetmek,süreçlere hakim olmak önemli bir meziyet.Fakat bir işte uzmanlaşmak da oldukça önemli.
İşletme okumuş biri olarak şunu söylemek istiyorum,Okul hayatım boyunca heme hemen her dersin yönetimini öğrendim..maliyet muhasebesi yönetimi,işletme yönetimi,pazarlama yönetimi… Fakat okul sonrası gerçeğin farklı olduğunu gördüm.Kimse her işte uzman olamaz..Yönetim kadrosu bir işin nasıl yapılacağını muhakkak bilir,kriz yönetiminde başarılı kararlar alır fakat işi uzman ellere bıraktıkları zaman başarılı olurlar…
Ayrıca yöneticilik bir süre sonra kişiye yapışır.Kişiler kendilerini geliştirir ileriye bakar,girişimcilik özellikleri artar..Bunun yanında kendine güven,emir alamama, kendilerini sorgulatmama gibi tehlikeli özelliklerde açığa çıkar..
Şu anda ilk aklıma gelenler…
Ama bu ve bunun gibi birçok cevap alacağınızı düşünüyorum..İşte tüm bu cevaplarda bizi şuna çıkaracak..
Söylenmeyi seven yöneticilerle kendilerini geliştirmek isteyen çalışanların bir arada olduğu paradox..
Paylaşımlarınız için teşekkür ederim…
İyi çalışmalar,
Kolay gelsin
…..
Cengiz bey merhaba,
Merhaba,
Bence olmaz?. Nedenine gelince; Bir üretim şirketi düşünün, ve bu öneriniz üzerine aynı sektördeki farklı şirketlerin patronlarını o üretim şirketinin içine bırakın. Gelenlerin hepsi patron?.. Bir kurul seçiliyor ve görev dağılımları yapılıyor. A kişisi, makinenin başında operatör, B kişisi Kalite Kontrol C kişisi Fabrika bekçisi, D kişisi Yönetici vs.
Her şeyden önce patron olanların, böyle bir görev dağılımına rıza göstermeyeceği kanısındayım. Çünkü patronken elaman oluveriyor? Kabullenmesi pek kolay görünmüyor.
Ayrıca her kes patron iken, ortak platformda birden birileri elaman, birileri yönetici pozisyonuna düşüyor. Bu ilk başta mantıklı görünse de, işi yapan kişi, ?BEN DAHA ÖNCE PATRONDUM VE BU İŞİ ELAMANLARA YAPTIRIYORDUM?.? Diye niye düşünmesin.
Bu belki şuna yarayabilir, PATRONLARIN ELEMANLARIN DURUMUNU ANLAMALARINA ve BUNA GÖRE TEDBİRLER GELİŞTİRMESİ işin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
İnsanların hırs ve bencillikleri, empati kuramamaları, kısacası İNSANDA olsa ZOR bir varlık olmaları bu, fikrinize pek hizmet edemeyecektir diye düşünüyorum. Bizler henüz evrimleşmemizi tamamlayamadık Cengiz bey, o yüzden ortak yaşam, birlikte bir başarı hırslardan uzak ve basit yaşamın en kolay yol olduğuna inanan bir dünya olmadığı sürece, bu zor görünüyor bence?. Ama keşke olabilseydi?.
Paylaşımınız için teşekkürler?
…..
Merhaba Cengiz Bey,
Sadece patronların çalıştığı bir firmada çok başlılık olabileceğini düşünüyorum.<İki kuşu birbirine bağlasalar 4 kanatlı oldukları halde uçamazlar.Çünkü çift başlılık vardır ;sözünü hatırladım>
Bana göre çalışanların max.9 ar kişilik takımlarla çalışması halinde ve firma hedeflerini , firma sıkıntılarını bilmeleri durumunda problemlerin kendiliğinden çözüleceğini düşünüyorum.
Ayrıca firmaların öneri sistemlerini kurduklarında çalışanlarının ne kadar güçlü ve parlak fikirli olduklarını keşfedecekleri kanısındayım………İyi Çalışmalar
Saygılarımla / Best Regards,
Merhaba Cengiz Bey,
Cengiz Bey Merhaba
Çok Değerli Katkılarınız için teşekkür etmeliyim.
Gelen Mail lerinizden yararlanıyoruz çok can alıcı noktalar var.
Ben amatörce ilgileniyorum lanet olsun içimdeki bu ekonomi sevgisine derlerya işte öyle bir şey….
Ekonomi çok zevkli olduğu kadar çok da risk içiermekte olan bir konudur tabii, bu ülke okonomik kırılganlığı ile
çok alakalıdır, iyi zamanlarda şirket yönetmek çok kolaydır kriz ve risk seviyelerinin yüksek olduğu zamanlarda
kontrollü olabilmek bizde yaygın değil,risk dağıtımını iyi ayarlamak ve ayakta kalmanın en önemli koşulu
olduğunu düşünüyorum.
Sorunuzun yanıtını ise acizane
Şirket Yapıları Konusunda benim fikirlerim ise İnsanlarda sahiplenme duygusu çok önemli o zaman
çalışanda mutlaka pay gelirden yanipastadan pay ve kar sahibi olmalı bir insan ancak kendi malını çalmaz çünki sahibi
işte oto kontrol sağladınız burada bizim kültürde eskiden olan şimdi çok düşünülmeyen yedek akçe gibi bir ihtihat payı ayrılmalı bu da yine şirketin %10 nun dan az olmamalı bizim ekonomik yapımız çok kırılgan bu pay yada para yada hene nitelikte olursa olsun kriz için kesin olmalıdır bu % 10 yapısıda yine %51 patrona % 49 çalışanların olmalı ve özel hükümle korunmalı şirket devamı için bu şart geriye kaldı %39 bu payı nasıl dağıtacaksınız bu önemli
şimdi gelelim ona sizle yola çıkan ve daha sonra şirkete artı katkı sağlayacak yol arkadaşlarınıza %10 oranında pay ayrılmalı geriye kalan %5 üst ve orta kademe yönetimine ayrılmalıdır gelelim %24 bu oran çalışanlra yüzdelenmeli ve herkesin şirkette pay sahibi olduğu bir durum bence en iyi örnektir
1- %51 Şirket mutlaka ana oto kontrolde bir sahiplilik ister
2- %10 Yedek Akçe (İHTİYAT PAYI)
3- %10 Yönetim kurulu üyelerine
4- %5 Üst – orta kademe yönetimine
5- %24 Şirket çalışanlarına ayrılan pay
benim yorumların aşağıdaki gibi;1.Patronlar konuyu teorik olarak biliyorlar fakat iş uygulamaya geldiğinde o kadar başarılı olamıyorlar.
2.Çalışanlar psikolojik olarak yaptığı işin zorluklarına göğüs gerebiliyor,patronlar aynı fedakarlığı aynı maaş için yapamazlar,
3.Özel bilgi ve beceri gereken bölümlerde patronlar başarılı olamazlar(muhasebe,finans,ik vb).
görüşmek üzere,kolay gelsin.
Yine mutlaka fikir ayrılıklarıı ve mükemmel gitmeyen şeyler olacaktır.
Cengiz Bey Merhaba,
Cengiz bey,
Böyle bir sistemin yürüyeceğini sanmıyorum. Çünkü nihayetinde sürdürülebilir bir sistem için şirkette organizasyonel bir yapı oluşturulması
olması gerekecektir. Burada herkes kendi işinin patronu olduğundan, kimse bir başkası tarafından yönlendirilmek istemeyecek; en basit örnekle yönetim kurulu başkanının yada CEO nun seçilmesinde bile problem yaşanacaktır.
İyi çalışmalar,
…..
üstad merhaba,
yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.
süper şirket teoride mümkün ama pratikte imkansız gibi…
atalarımız iki karpuz bir koltuğa sığmaz demiş. önerinizin benzerlerini belediyeler için söylemek mümkün.
50 tane mühendis, tekniker, uzman var. 1 tane işçi çalışıyor. bu işten verim almak çok zor olur. sonra her kafadan ayrı bir ses çıkar ve otoritenin sağlanamaması, fikir ayrılıkları, karşılıklı iletişim kopmaları hatta daha sert bir entropi yaşanır. şahsi fikrim tabi..
ilginize teşekkür ederim. saygılarımla…
…..
Cengiz Bey;
Değerli destekleriniz için teşekkür ederek naçizane fikirlerimi belirtmek istiyorum.
1-Bildiğiniz gibi doğru karar 1 tane değildir.Eğer böyle olsa idi biz yöneticiler toplantılarda hep aynı kararda uzlaşır ve onu uygulardık .Süper şirkette kararları kim verecek ? Tüm yöneticiler kendi fikrinin doğru olduğunu ispat etmekle uğraşmaktan üretimi yapacak vakiti bulamazlar.
2-Süper bir şirketin temal ilkelrinden biri bir takım ruhu oluşturmak ve devam ettirmektir.Sadece 11 tane alex ten kurulu bir Fenerbahçe düşünebilirmisiniz ?
Saygılarımla.
…..
Süper fikirmiş.
All chiefs and no indians durumu korkarım. Süper fikirler çıkacaktır, ancak iş bu fikirlerin hayata geçirilmesine geldiğinde, bütün bu üretimi (kurulacak şirket illa ki bir üretim yapacaktır: ister mal, ister hizmet) yapacak kimse olmayacaktır etrafta.
Patronlar işin zor kısmının fikri geliştirmek olduğunu düşünürler, uygulamanın görece kolay olduğu kanısındadırlar (çalışanları görece kolay olan bu işi de yapamamaktadırlar) ama iş o görece kolay fikirlerin uygulamalarına geldiğinde, başta düşünülmemiş bir dizi sıkıntı çıkar, ama bir patron doğası gereği büyük düşünen, detaylarda boğulmayan kişidir, işleyin sıradan problemleri ile elbette ilgilenmesi düşünülemez.
Merhabalar Cengiz Bey,
Benim fikrim de olmaz yönünde. İlk aklıma gelen birkaç neden sıralayabilirim.
Öncelikle en önemlisi : Çalışan durumuna geçeceklerinden kendi işleri
gibi sahiplenmeyeceklerdir.
İşleri bitiremeyince mesaim doldu diye çıkıp iş peşinde koşturmaları
ortadan kalkacaktır.
Her biri birçok konuda yetkin olduklarından toplantılarda diğerlerinin
alanlarına da karışacaklar ve de problemler oluşmaya başlayacak ve
ahenk bozulacaktır.
Not: Bizim şirkette de patronumuz aynı dertten muzdarip. Yönetici olarak ben de.
Saygılarımla,
Sayin Cengiz Pak,
Oncelikle belirtmek isterim ki gondermis oldugunuz egitici ve dusundurucu bilgiler icin cok tesekur ederim ve basarilarinizin devamini dilerim.
Bende oglunuz gibi profosyonel is hayatina 1 senden biraz az bir suredir bulunmaktayim. ve kisa surede kariyer basamaklarini genc yasta katetmekteyim?
Kisa surede edindigim deneyim sizin ve diger buyuklerimin yaninda kiyaslanamaz ama bu ilginc oneriye karsi kendi gorusumu sizing degerli gorusunuze sunmak istedim.
(Satis bazli bir fima icin)
Oncelikle mukemmellik her patron veya birey icin cok farkli anlamlara gelmektedir,
Kimi mukemmeligi buyuk cirolu satislar yapmak olarak nitelendirebilir, kimi mukemmeligi sadece satis olarak gorur ve satis sonrasi konusunda mukemmeletci degildir cunku onemsiz gorur,
Kimi patronlar dusuk stok ile siparis usulu calisip ciro yapmayi mukemmel oldugunu dusunur, kimi ise musteri memuniyeti dusundugu icin yuksek depolama maliyetleri ile calismanin dogru oldugunu dusunur.
Soylemek istedigim sey ise mukemmel bir firmanin olamiyacagi, cunku atalarimizin dedigi gibi her yigidin yogurt yigisi farklidir.
Bu yuzden isterseniz sirketinize dunyanin en iyi CEO larine getirin en deneyimli her biri alaninda profosyonel yoneticilerini geitirin, sirket mukemmel olmaz.
Tam aksine sirkete cok baslilik olacagindan ve her patron kendi kararini dogru bulacagindan firma kisa surede dagilir.
Degerli vaktiniz icin tesekurler,
Merhaba Cengiz Bey,
Bir öğretmen olarak yaşanmış bir olayı anlatayım.
Üç öğretmenin görev yatığı okulda öğretmenin bir tanesi (izinci Ö.) her yıl eğitim öğretim döneminde bütün rapor ve izin hakkını
kullanırdı. Sene sonunda Müdür yetkili öğretmenin tayini çıkıp okuldan ayrılınca, müdürlük görevi iki öğretmene teklif edildi. İzinci öğretmen o şehirden diğer öğretmen başka bir ildendi. Diğer öğretmen yaz tatilini kullanmak isteyince, izinci öğretmene müdürlük görevi mecburen verildi.
Yeni eğitim öğretim yılı başladıktan sonra bir gün diğer öğretmen sevk aldı. Çok rahatsız olduğunu ve belki birkaç gün rapor alabileceğini söyledi. Müdür beyin (izinci Ö.) söylediği: “Hocam çocukların dersi boş geçerken vicdanınız sızlamayacak mı?”
Herhalde patronların durumu da masanın ne tarafında oturduklarına bağlı olur.
Merhaba Cengiz Bey,
Ben Kadir Has Üniversitesi Endüstri Mühendisliği son sınıfta okumaktayım. Konulara bakış açınızın farklı ve ilgi çekici oluşu ile yazılarınızı severek okuduğumu belirtmek istiyorum.
“Çok parlak bir fikrim var ” yazınızda sorduğunuz soruyla ilgili düşüncemi paylaşmak istedim. Tüm sistemlerin yönetilmeye ihtiyacı vardır. Aile ortamında bile belli bir düzeni sağlayan, yönlendirici “ailenin reisi” kavramı bulunmaktadır. Patronların oluşturduğu bir şirkette aralarında öncülük etmesi gereken, yetki ve sorumlulukların dağılımını sağlayacak bir kişi gerekmektedir. Bu hiyerarşik bir yapının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Diğer durumda ne kadar bilgili olunursa olunsun fikirlerin yönetilmesi imkansız hale gelecektir. Bu yüzden, patronların oluşturduğu şirkette kişiler arasında çatışma çıkarak bir kriz ortamı oluşabilir. Bu durumda ise bu şirket için “patronların patronu” gerekebilir.
Cengiz bey,
Olasılıksız diyemem ama mükemmel olmama olasılığı olma olasılığından yüksektir diyebilirim.
Her şeyden önce bahsettiğiniz yöneticileri ?iyi ? yapan niçinde bulunduğu şartlar ve bu şartlarla baş etme teknikleridir.
Yani kendi floralarında iyidirler ve bir denge unsurudurlar. Bir araya geldiklerinde mükemmelliğin tanımı değişecek ve denge
bozulacaktır. Değişimin süpersonik bir hızda olduğu her şeyin her saniye değiştiği bir pazar yapısında bilen değilde sürekli
öğrenebilen yapılar daha mükemmel sonuçlar ortaya çıkarıyor diye düşünüyorum. Aslında sızlananlara sormak lazım
sonucun asıl nedeni kendileri değilmi ? Benim bildiğim yanlış eleman olmadığı, yanlış patron/yönetici yada yanlış organizasyonel yapı söz konusu olduğudur. Özetle sızlanan fakat işinide çok iyi bilen patronlardan oluşmuş bir ekip olsa olsa bremen mızıkacıları olur. Mizah anlayışınıza sığınıyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
…..
Cengiz Bey Merhaba,
İşi bilmek ile işi yapabilmek arasındaki ayrım nedeniyle böyle bir Süper Şirket olamaz. Patronlar işi bilse de süreçlerle ilgilenmezler. Mükemmelin oluşumunda detaylar ve ekip çalışması vardır.
Yorumların sonuçlarını bekliyorum.
Merhabalar Cengiz bey,
Teoride çok mantıklı bir fikriniz var! Mesela değişik sektörlerden, şirketin temel personel ihtiyacı ile alakalı işverenler bulunup onlarda gerçek anlamda canla başla çalışırsa olabilir gibi duruyor. Ama pratikte bir sorunumuz var, diyelim ki firmanın şoför ihtiyacı var (ki büyük ihtimalle de olacaktır) hangi patron şoförlük yapacak yada şirketin çaycılığını, elektrik teknisyenliğini. Ayrıca kendi mesleğim ve patronlarımdan gördüğüm kadarıyla SERVER,ERP,MRP gibi kavramlar da patronlara çok yakın gelmeyecektir. Ve yine elemanlara bağımlılık oluşacaktır diye düşünüyorum.
Ama derseniz ki ?5-6 tane küçük bakkal tüm sermayelerini birleştirip bir süper market açsa?, evet o biraz daha olur gibi duruyor zira hepsi bakkallarında yaptıkları işleri tek bir işyerinde yaparlar ve eskisinden sadece bir basamak yukarıda bir işletmeyi yürütürler. Fazla kurumsallaşmadan idare edebilirler gibi.
Yazılarınız ve emekleriniz için teşekkür ederim.
…..
This post has 12 comments
Mart 20th, 2012
tabii ki egolarıyla yaşayan insanların beklentilerinin yanıtsız kalması moral ve motiveyi düşürür..o şirkette bile patron olmak istemem..aslında ben patron olunca ne oluyor anlamış değilim..geçenlerde bir yazınız vardı patron olmak başka yönetici olmak başka ! eğer yönetici vasfı taşıyan patronlarsa bu insanlar şirket tutar yoksa bana para getirin ihtiyaçlarım çok diyen bir insandan daha kaba daha iğrenci olamaz
Mart 20th, 2012
Vizyoner patronlara, misyoner yöneticiler ve askerler gereklidir.
Bir patron olarak söylemeliyim ki, herhalde vizyonerlerin misyoner gibi davranıp ön safhalarda çarpışmaya çalıştığı bir süper şirket başarılı olamaz.
Mart 20th, 2012
Bu konuda neden bu kadar karamsar düşünce var. Anlamadım. Herkes patronlardan kurulacak bu şirketin başarısız olacağından çok emin. Bu bir teori. Bence çok başarılı bir şirket olur. İki görev dışında tüm işler dışarıdan hizmet olarak satın alınabilir. Bu iki görev satış, pazarlama ve inovasyon yani hizmet / ürün gelişimidir. Bu iki alan ülkemizdeki patronların işini kurarken en başarılı oldukları iki temel konudur. Soruları aslında şöyle sorabiliriz. Bu şirketi ne zaman kuruyoruz? Kimler bu şirkette yer almak istiyor?
Mart 21st, 2012
Ben yer alırım, ancak yukarıda da söylendiği gibi işi yapacak 199 kişiden sonra seyredecek birisi olarak … Şaka şaka
Gerçektende az sayıda da olsa bir kaç iyi adam bir araya gelebildiğinde ortaya farklı bir durum çıkabilir. Özellikle rakibin bu şansı yok ise çok yıkıcı olabilir.
Mart 21st, 2012
Merhaba Cengiz bey,
Ben biraz geç te olsa görüşlerimi, sözünü ettiğiniz durumu üç farklı açıdan ele alan bir yaklaşımla paylaşmak istiyorum.
1-Genelde yaygın olarak görülen patron şirketlerinde işverenle(patron)işgörenlerin (çalışanlar)-eğer güven ve bağlılık ortamı oluşmamışsa- şirketi yöneten iki rakip patronu temsil ettikleri bir durumun ortaya çıktığını düşünüyorum.
2-Kötü yönetim tarzına (Türk tipi de denen) uygun örnek olarak bir kayıkta on dümenci (yönetici)ve bir kürekçi örneğini hatırlarım.
3-Bir diğer örnek olarak da -sorunuza konu ettiğiniz herkesin patron olduğu durum olarak- başında teknik direktör olmadan maça çıkan bir futbol takımını alabiliriz. Bu durumda eğer herkesin görevi tanımlı(yazılı taahhütlü) ve herkes bu sorumluluğun bilincinde ise normal bir maç oynanabilir (işler yürüyebilir). Tabi, ikinci maç öncesinde tartışma çıkıp ta anlaşma bozulmazsa.
Aslında bu durumu her çalışanın “benim fabrikam, benim işyerim” anlayışıyla işini sahiplendiği -Japonların benzeri- bir yaklaşımla ele aldığımızda mecazi olarak herkesin patron (veya patron dahil herkesin çalışan) olduğunu düşünürsek neden olmasın!?
Mart 21st, 2012
Patronların bilgi birikimi ve iş tecrübesine bağlı olarak,mükemmel bir kadro oluşabilir.Tabi işi sahiplenme durumu bence önemli. Herkes yaptığı işi sahiblenebilecek mi? Bir işverene göre mükemmel çalışan bir eleman, bir başka iş verene göre vasat yada yetersiz gelebilir. Olumsuz eleştiriler yapan işveren veya yöneticinin ,ne kadar özverili çalışsanda işi bilsende,bu olumsuz eleştiriler sonucunda demoralize olursun,motivasyon sağlanamaz.Eleştireceksin ama hak ediyorsa takdirde edeceksin.İşverenlerin beklentileri doğal olarak hep üst seviyededir.Bu nedenle işvereni memnun etmek her zaman mümkün olmayabilir.Bir geminin bir kaptanı olmalı,iyi seçilmiş üst ve orta seviye yardımcılar ile işi sahiblenmiş işgörenler iyi bir motivasyonla bu gemiyi yüzdürür.Unutulmamalıki bir işi en iyi, işi yapan bilir.Herkes kendi bıranşında uzmanlaşmalıdır. saygılarımla
Mart 21st, 2012
patronlar parayı ve insanı yönetemezler..
parayı yönetmiş olsalardı önce insanı yönetirlerdi.
Mart 21st, 2012
merhaba,
Bence yönetimde böyle bir yapılanma Apollo sendromu yaratır.
saygılarımla
Mart 21st, 2012
yukarıda okuyucu yorumu yazanlardan biri olarak şunu gördümki, harika yorumlar çıkmış ortaya. kimimiz rakamlarla ifade, kimimiz duygularla ifade, kimimizde mantıkla ifadeyi seçmişiz. net olarak gözüken oki patronların çalıştığı bir şirket batar. benimde cengiz beyden bir ricam olacak, biz işçilerin kurduğu bir şirket nasıl olur başlıklı bir yazı açılsa ne olur.
saygılar
Mart 21st, 2012
öncelikle herkese günaydınlar,
burada yazılan yorumların bir kısmına katılıyorum.Ancak her ne kadar bilgi birikimi ve tecrübeli kişiler bir araya da gelseler, biz insanların yönetme egoları ortaya çıktığı anda işler içinden çıkılmaz bir hal alacak ve yetki karmaşasını doğuracaktır.Ben şahsım adına her zaman doğanın yaşam döngüsünü kendime örnek alırım.bir düzen ve ahenk içinde ilerler her ne kadar biz insanoğlu o doğayı yaşanmaz hale getirip, kirletsekte…Doğada her bir canlının bir görevi var, bu yüzden herkes görevini zamanında eksiksiz yaptığı için insanoğlu hep malup olur….saygılarımla
Mart 21st, 2012
DOĞRU ELEMAN CV DEN Mİ YOKSA İŞİNE YARAYAN MI DIR
Ben kurumsal bir şirketnin eleman seçimi ile patronların eleman seçimi arasındaki farktan yola çıkarak, bu konuda patronların kurumsal şirketlerin İK bölümlerinden daha farklı br bakış açısı ile elaman seçimi yapacaklarını düşünüyorum. Patronların daha başarılı olacağı, dolayısı ile çalışanların da daha mutlu olacağı kanaatindeyim.
Kurumsal şirketler genelde cv den eleman alımını tercih ederler. Belli okullar, birkaç yabancı dil, yada görüşmeleri yapan ik personelinin kendi subjektif değerlendirmeleri de içine girdiğinde o elemanın yapılacak iş için gerçekten doğru bir eleman mı gerçeği 6 ay ile bir sene arasında doğrulanır.
Patronlar öncelikle eleman aradığı iş için öncelikle o işe uygun profilde bir kişiyi seçer daha sonra cv ye döner.Yani öncelikler farklıdır. Ayrıca patron şirketlerindeki işi sahiplenme duygusu ile kurumsal şirketlerdeki işi sahiplenme duygusu arasında da dağlar gibi fark vardır. İş böyle olunca patron şirketlerinde ki eleman devir hızı ile kurumsal şirketlerde ki eleman devir hızına bakılırsa açıkca görülebilinir.
Ayrıca kurumsal şirketlerde başarı tamamen ilişkilere endeksli iken (işinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın başarıdaki yüzdesi %20 leri geçmez, ilişki ise %80)bir de niteliksiz yöneticilerin koltuk korkuları nedeni ile uyguladıkları mobbing i göz önünde bulundurursak kurumsal şirketlerde çalışmak pek olası gelmiyor bana. Patron şirketlerinde doğal olarak yaptığın iş, şirkete sağladığın katma değer gibi kriterler ön planda olacağı için akıllı bir patron kazan kazan anlayışı içinde mutlu bir çalışma hayatı sunabilir size
Saygılarımla,
Mart 21st, 2012
Cengiz bey merhanba,
çalışmalarınız ve bizleri bilgilendirmeniz için öncelikle çok teşekkür ederim.
ben aksini düşünüyorum
bence mükemmel bir sonuç ortaya çıkar sadece görevleri ve sorumlulukları paylaştırmamız yeterli olacaktır.sitem kurulursa dişlkiler çalışır diye düşünüyorum
konu hakkında sizin yorumunuzu bekliyor olacağız.