En İyi Pratikler
Şirketlerin iş yapma kurgularında bulunan açıklar gene işletme içindeki tecrübeli, özel insanlar tarafından kapatılmaya çalışılır. Sonuçta ortaya, kuralları belli gibi görünen, hatta bazı şirketlerin sunumlarını seyrettiğinizde ?ne mükemmel düşünülmüş, niçin biz böyle yapamıyoruz? diye düşündüren ancak kurgu takıldığında sizin bilmediğiniz (göremeyeceğiniz) özel insanlar tarafından tekrar itilerek çalıştırılan, zamanla kendine özgü tedbirlerin geliştirildiği bir başka yöntem doğar. Bazı şirketler buna ?bizim sistemimiz? derler.
?Bizim Sistem? ile çalışan şirketlerde işler yolunda gittiği sürece yönetici veya çalışanlar ?biz ne yapıyoruz? diye sorgulamazlar, zaten kim probleme bulaşmak ister ki !. Ancak işlerin bu tür şirketlerde yolunda gitmesi için 2 özellikten en az 1?inin o şirkette bulunması gerekir.
1. İşler beklenmedik şekilde geliştiğinde tecrübeli, özel insanların müdahale ederek şahsi gayretleri ile problemi çözebiliyor olması. Bu tür insanlara ?kaleci? diyebiliriz, takımın yaptığı hata gol olmak üzere iken artık her şey onlara bağlıdır.
2. Sistemin içinde ?yastıklar? oluşmuş veya oluşturulmuştur. Siz yere düşeceğinizi düşünüp o özel anı beklerken bir de bakarsınız ki düştüğünüz yer yumuşacık. Sevindirici elbette ama bedeli var.
Literatüre meraklı olanlar için bu olaya ?Buffer Law – Tampon Kanunu? dendiğini söyleyebiliriz. Bu kanuna göre herhangi sistem içindeki (şirketiniz de bir sistemdir) uyumsuzluk ve problemlerin canınızı yakmaması için tamponlanması gerekir, tıpkı arabalarda bulunan ?hava yastığı? gibi.
Böyle bir ortamda aşağıdakilerin biri veya hepsi aynı anda oluyor olabilir;
İmalatın başında bulunan kişi satıştan gelen teslim tarihine uyulamaz ise çok önemli şeylerin olmayacağını düşünür. Çünkü ona göre satış bölümü zaten asıl teslim tarihinden daha önceki bir tarihte malı istemektedir (böylece satış tedbir almış olur?. boşluk-1),
Satınalma, kendisine gelen malzeme ihtiyacına şüphe ile bakıp, ihtiyaç duyulan tarihlerin ve miktarların büyük bir tolerans taşıdığına inanabilir, imalat planlamanın kendine göre tedbir aldığına inanır? boşluk-2,
Finans, satışın kendisine söylediği tahsilat ve satış planına tam olarak inanmadığı için önceden tedbirlerini alır (boşluk – 3), bazı kaynakları kısar veya yok eder. Satış ise finansın gizli kaynaklara sahip olduğuna inandığı için kağıt üzerinde imkansız planları devreye sokar ve bu işler böyle devam eder.
Bu fasit daireden çıkış yolu ayakları yere basan, performans kuralları belli olan bir çalışma düzenini kurmaktır. Bir ERP sistemi size yardımcı olabilir.
Bir çok U-Hücre saat istikametinin tersine doğru tasarlanır: Niçin ?
İnsanların büyük çoğunluğu sağ elini kullanır, bundan dolayı U hücrenin akışı da “sağ elin tutması ve içeri alması”, “sol elin bırakması ve bir sonraya aktarması” şekline uyum sağlar. Buna “sol elin içeride” olması da diyebiliriz.
At yarışlarının büyük çoğunluğu ve NASCAR otomobil yarışları niçin saatin ters yönündedir ? Niçin pist yarışlarında atletler soldan sağa doğru (saatin tersine) koşarlar ?
Bu işin beynimizle ilgisi var. Bir çok insanın sağ elini kullanması ile aynı esasa dayanıyor (sol el içeride kuralı). İnsanın “sağ beyni” 3 boyutlu algıyı kontrol eder ve yine insanın sağ beyni sol tarafını daha etkin yönetebildiği için insan sol tarafını daha iyi kontrol eder ve görür (Matsumoto).
Şimdi isterseniz bu prensibi okumamış bir arkadaşınıza bir oyun oynayabilirsiniz. İkinizin de eşit sayılan koşucular olduğunu varsayarsak eğer arkadaşınız ile kim daha hızlı koşar iddiasına girerseniz şöyle yapın … Daire şeklinde bir parkuru siz saatin tersine koşun ona da saat yönünde koşmasını söyleyin (eğer sağ elini kullanıyor ise). Eğer düz yolda yenişemiyor iseniz bu kez siz kazanacaksınız.
Üretim alanında bazı U-Cell tasarımları saat yönünde de tasarlanmış olabilir. Netice de operatörleriniz nasıl rahat ediyor ise öyle yapmalısınız. Ancak sağ elini kullanan insanların sol – el – içte pozisyonunda en rahat ettiklerini siz de gözlemliyorsanız bu özelliği kullanabilirsiniz.
Üretim yapanların işi hiç bitmez, herşeyin yolunda gittiği zamanlar bile … İşte bunun için bazı çalışmalar hep ertelenir ve sakin bir dönem beklenir. Sizce bu sakin zaman gelir mi, geldiğinde sakin olduğu anlaşılır mı, yorgun zihinler bunu algılayabilir mi ?
Zamansızlığın gerçek sebebi genellikle mevcut sistemdir ve değiştirilmediği sürece de herhangi bir sakin dönem olmayacaktır. Yapılması gereken ise çoğu kez yukarıdaki basit akışı yorumlayıp bilgisayar programları ile destekleyerek hayata geçirmekten ibarettir.
Kısacası, Sipariş ? Satınalma ? Stok ? Üretim arasında gereksiz adımlardan arındırılmış, hızlı bilgi akışı yaratmak, işe uygun raporlama ve analizlerle de bu sistemi desteklemek uygulanabilecek en kısa yoldur, sakin zaman ancak bundan sonra olacaktır.
Bu çalışmanın ismi MRP-II entegrasyonudur.
Malzeme ve kapasite planlarımızın güncel olmaması onların değişim hızına yetişemediğimiz içindir. Her yeni sipariş, hatalı bir stok bilgisi, hesapta olmayan bir duruş, geciken bir tedarikçi planlarımızı etkiler. Eğer elinizde bütün bunları yorumlayacak programlar yok ise olayları kovalamaktan önlerine geçemez hale gelirsiniz.
MRP-II entegrasyonunu sağlamış firmalarda da değişimler planı etkiler. Ancak bu tür firmaların yeni bir plan yapmaları çok daha kolaydır. Satınalma siparişlerini değiştirebilirler, açığa düşen stoklarını hemen görebilirler, darboğaz olacak iş merkezleri için önceden tedbir alabilirler.
Değişmeyecek plan yoktur, planlar değiştirilmek için yapılır.
Kararsız müşteriler, sözünde durmayan satıcılar ile nasıl planlama yapılabilir ki !
- Bize hammadde sağlayan satıcılarımız istikrarlı olmadığı için teslim tarihlerimiz de sapmalar oluyor.
- Müşterilerimiz o kadar çok fikir değiştiriyor ki, planlarımız alt üst oluyor.
Her türlü teslim tarihi probleminde bu iki sebepten biri ile suçu başkasına atabilirsiniz. Üstelik suçlu o sıralarda yanınızda olmadığı için bu bahaneleri kullanmak risk içermez.
Ancak unutmayın, sizin tedarikçileriniz hakkında söylediğiniz her şeyi müşterileriniz de sizin için söylüyordur. Kendinizi sakinleştirmek için bu gerekçeleri kullanın ama işinizi yönetirken aşağıdaki iki noktayı dikkate almak size para kazandırabilir.
- Her işletmede teslim tarihine uyamamak problemi vardır ve çoğu kez sebepleri tamamen dışarıda aranır.
- Bu işin tek suçlusu tedarikçiler veya müşteriler olmayabilir.
Durumun tümüyle kontrol dışı olduğunu kabul etmek herhalde en doğru yol değildir, problem haline gelen teslim tarihi konusun arkasında yatan gerekçeyi basit bir varsayım yaparak görünür hale gelebilir.
“Eğer siz size verilen siparişi o anda teslim edebilseniz müşteriniz fikrini değiştirecek zaman bulamazdı, eğer siz malzemeyi o anda verebilenden o anda alsaydınız tedarikçiniz sizi oyalayamamış olurdu (cümlenin ikinci kısmı birinci kısmın 180 derece tersi).”
Bu tür bir cümleden sonra en çok duyduğum cevaplar şunlar oluyor … gerçek dünyada sıfır zaman yoktur, bizim durumumuz farklı, böyle konuşmak kolay … vs vs…
O zaman şunu deneyelim ;
“Kutup Yıldızı kuzeyi gösterir, birisi bu yıldıza doğru giderse kuzeye gidiyor demektir, aksi yöne doğru yelken açtı ise güneye gidiyordur”
Şimdi ikinci bir varsayım yapalım :
?Üretim süresi veya teslime kadar geçecek olan süre uzadıkça belirsizlik artar.?
Örneğin 315 gün sonra saat 2′de bu ağacın altında buluşalım niyeti ile arkadaşınızdan ayrıldınız, aradan geçen 315 gün içinde o ağaç kesildi, belediye oradan yol geçirdi, siz başka bir ülkeye taşındınız, arkadaşınızın eşi o gün doğum için hastaneye kaldırıldı … aradan geçecek olan süre uzadıkça ihtimaller artar … en iyisi siz yarın buluşun.
Örneğin rakipleriniz 2 ay teslim süresi veriyor olsun. Bu durumda müşteriler en fazla 70-75 gün önceden siparişlerini kesinleştirir; hiç kimse bir yıl öncesinden kesin sipariş vermez verse bile 2 aylık döneme yaklaştıkça revize etme hakkı olduğunu düşünür ve revize eder.
Dolayısı ile bu durumda ilk 2 ay içindeki planlar oldukça kesindir. Daha uzun terminli siparişler ise müşterileri tarafından günü yaklaştığında revize edilebilecekleri için aynı kesinliği taşımazlar. Böyle bir ortamda sizin teslim süreniz 90 gün yani rakibinizden fazla ise aşağıdaki mekanizma çalışır :
1. Sizin planınızın değişikliğe uğrama ihtimali daha fazladır, çünkü her zaman kısa sürede teslim edecek olan firmaların koşulları pazarı yönlendirir ve sizi bu şartlara uymaya zorlar.
2. Size malzeme sağlayan firmaların planları da sizin planınız ile beraber değişeceği için verdikleri hizmet seviyesinin düşmesi normaldir. Bu durumda müşterilerinizin size yaptığını siz de onlara yapmaya başladığınız için normal çalışan bir firmaya göre daha kötü şartları kabul etmek zorunda kalabilirsiniz.
İşte size fasit bir daire, çıkış yolu ise teslim süresini nasıl azaltırım diye düşünmek, yolunu bulmak ve uygulamak.
Teslim süresi ile stok seviyenizin arasında bulunan ilişki, darboğaz yönetimi ve israfın azaltılması sizi kuzeye götürür, yeter ki siz kuzey yıldızı diye başka bir yıldızın peşine düşmeyin.
* Kutup Yıldızı (Kuzey Yıldızı), dünyanın ekseni ile hemen hemen aynı doğrultuda olduğundan, diğer gökcisimlerinin aksine gün boyunca yer değiştirmez ve hep kuzeyi gösterir. Bu özelliği nedeniyle tarih boyunca yön bulma ve seyir amacıyla kullanılmıştır. Aynı nedenle, Demirkazık, Kuzey Yıldızı gibi isimler alır.
Harcama Yönetimi, gelir getirmeyen işlemler için harcanan para ve satınalma tutarlarının izlenmesinin ötesinde harcanan paranın getirisini arttırmaya yönelik bir yönetim anlayışıdır. Bu sayede şirketler olası maliyetlerden kendilerini korumuş ve hedefledikleri tasarrufun erimesini engellemiş olurlar.
Bir şirket ?harcama yönetimi? anlayışını ?satış yönetimi? için harcadığına eşit bir enerjiyi harcayarak geliştirebilir. Geliştirmediği durumda ise iş yapılmasının pahalı ve zor olan bir şirket haline gelmesi hemen hemen kaçınılmazdır.
Harcama Yönetimi, diğer bir deyim ile ?Gelir Getirmeyen Operasyon Alanının Yönetimi?, ?satınalma?, ?masraflar? ve ?değer katmayan işlemler için harcanan zaman? gibi konuları içerir.
Örnek olarak klasik bir Satınalma Süreci inceleyelim :
Satınalma Siparişi 2 şekilde yayınlanabilir …
1. Kullanılmakta olan ERP veya Ticari yazılımdan doğrudan kağıda basarak
2. Bir ofis programı ile yazarak
> Sonra bu kağıt veya bilgisayar dosyası fax veya e-mail ile tedarikçiye gönderilir.
> Tedarikçi kendisine uygun olmayan bir şey var ise telefon veya e-mail ile sorar
> Tedarikçi gönderdiğiniz siparişinizi kendi bilgisayar sistemine işler, bu arada hata olabilir …
> Ürün ne zaman yola çıkacak veya çıktı mı diye sorarsınız …
> Cevap gelir veya gelmez …
…
Bu sürecin içinde satın alınan malzemeye değer katmayan ancak masraf katan eylemleri her iki taraf yok etmediği sürece maliyetiniz düşmez, operasyon süreniz kısalmaz ve kayıt doğruluğunuz artmaz. Bir tedarik zincirinde kim para harcar ise harcasın (veya yüksek maliyet ile çalışsın) bu para sonuçta ya zincirin içinde ilerler ve büyür ya da zincir bu halkayı yok edip yerine başka halka yerleştirir. Bu nedenle “harcama yönetimi” veya “gelir getirmeyen operasyon alanının yönetimi” hem sizin hem de içinde bulunduğunuz zincir için önemlidir.
Bir işçimizin veya kaynağımızın işi yok ise ona yapacak bir şeyler bulmalıyız, herhangi bir kaynağımız asla boş kalmamalıdır. Aksi takdirde verimlilik ölçen sistemimiz bize kötü sonuçlar göstermeye başlar.
Kaynakların kullanım şekline farklı bir noktadan bakan “Theory of Constraints - Kısıtlar Teorisi” konusunu yakında işleyeceğiz, o zamana kadar uygulamalarınızı paylaşmanızı bekliyorum.
Stok için Üretim yapmakla (Make To Stock, MTS) Siparişe Üzerine Üretim yapmanın (Make To Order, MTO) farklarını ve firmaların içinde bulunduğu pazar koşullarını gözlemlediğimizde nelerin daha önemli olduğu ve planlama parametreleri ortaya çıkar. Burada bahsedilen planlama sadece üretimin kendi içinde planlanması değil, tüm firma faaliyetlerinin koordinasyonudur.
Diğer yandan aşağıdaki farklılıklar ERP yazılımının seçimi ve uygulama sürecini doğrudan etkiler..
Yeşil satırlar = Stok için Üretim yapan firmalar
Mavi Satırlar = Sipariş Üzerine Üretim yapan firmalar
Ürünler
Genellikle tanımları standart,daha az çeşit veya daha büyük üretim partileri. Ürün tanımlarındaki değişme pazar trendine bağlı.
Bir çok farklı standart, daha fazla çeşit, tanımlar hem pazar trendine bağlı hemde müşteriler tarafından değiştirilebiliyor. Standart parti büyüklüklerini yakalayabilmek tesadüflere bağlı.
Üretim Kaynakları
Üretilen çeşitler yavaş değiştiği için özel tezgah, aparat ve işgücü kullanabilme imkanı.
Standartların ve isteklerin çeşitliliğinden dolayı çok amaçlı tezgah, aparat kullanma mecburiyeti, esnek iş gücü kullanımı.
Talep
Ürünlerin çoğu standart olduğu için istatiski yöntemler ile tahminler yapabilme imkanı.
Müşteri sipariş ve spesifikasyonlarına bağlı olan bir talep yapısı. Tahmin yöntemlerinin ihtiyaç duyduğu verilerin toplama zorluğu.
Kapasite Planlama
İmalat Planı tahmini talep eğrilerine göre önceden yapılabilir. Tahmin ve Planlama arasında genellikle yeterli süre vardır.
Genellikle önceden tahmin edilemez. Müşteri taleplerine göre planlama yapılır. Plan sık sık değişebilir. Alınan siparişle, planlama çalışması arasında zaman farkı yoktur, bir arada yapılmalıdır.
Hammadde Planlama
Üretim planları daha uzun dönemler için yapılabilir, ani değişiklikler pek az olur. Hammadde alım planlarında ani değişiklikler olmaz.
Üretim planları uzun dönemler için tahmin üzerine yapılamaz, dolayısı ile hammadde ihtiyaçları aktifteki işlere bağlıdır, ani değişikler olabilir. Satın Alma bölümünün reaksiyon süresi ve imalat planı ile bağlantısı son derece düzenli ve hızlı olmalıdır.
Fiyat
Genellikle pazar koşullarına bağlı olarak üretici tarafından belirlenir.
Müşteri ile yapılacak pazarlık sonucu karar verilir, teslim süresi pazarlık konularından birisidir.
Finansal Dengeler
Üretimde önceden planlanmayan ani artışlar pek olmaz, eksilişler ise pazar trendine bağlıdır. Bu nedenle dengeleri korumak daha kolaydır.
Üretim planlarında ani artış veya eksilişler olabilir (büyük bir siparişin alınması veya iptali gibi) dolayısı ile harcamalarda dalgalanma ihtimali daha fazladır.
Teslim Süresi
Müşteri talepleri stoktan karşılandığı için müşteri tarafından bilinmez.
Müşteri ile beraber karar verilir, işin alınabilmesi, için pazarlık unsurudur.
Yapılması Gerekenler
Üretim alanlarını sık sık gezin ve temizliğini gözlemleyin. Temizliğe öncelik verin.
Düzeni korumak herkesin işidir.
Bütün araçlar ve malzemeler için belirli yerlerin olması gerekir, bunu garantileyin.
Araçları ve malzemeleri kolayca ayırt etmek için renkli işaretler kullanın.
Araçlara ve malzemelere kolayca ulaşılabilmelidir, bunu garantileyin.
Kullanılacak malzemeler işin yapıldığı noktada, kolayca ulaşılabilir olmalıdır.
Yapılmaması Gerekenler
Bir operatörün eğilerek veya fiziğini zorlayarak malzeme veya araçlara ulaşmaması gerekir, buna imkan tanımayın.
Düzen ve temizliği sağlamak bir başkasının zaman zaman yapacağı bir iş değildir.
Operatörlere, zorlandıkları noktaların nasıl iyileştirilebileceğini sormayı ihmal etmeyin.
MRP veya ERP çalışmaları konusunda başarıya giden yol için en önemli iki nokta hedefler ve performans kriterleridir. Bu tip çalışmalar içinde olan firmaların sıkça yaptıkları hatalar onların uygulama süreçlerinin karmaşık ve gereksiz yere uzun olmasına yol açmakta, sürecin uzaması ise hedeflerin aşınmasına ve giderek unutulmasına neden olmaktadır.
Halbuki firma, bilmediği bir çalışmanın içinde değildir. Aksine çok iyi bildiği, kendi günlük hayatını ve iş yapma süreçlerini değiştirmeye çalışmaktadır. Elbetteki asıl zorluk alışkanlıkların değiştirilmesi, bir arada çalışmanın getirdiği güçlükler ve sınırlardır.
Bütün yaşayan sistemler kendi hallerine bırakıldığı zaman minimum enerji harcayacakları pozisyonu elde etmeye çalışır, şirketlerde böyledir.
Yapılması gereken, pozitif enerji harcayarak şirketinizin entegrasyonunu ve dik durabilmesini sağlamaktır. İşte bunun için hedef olmalıdır ve bu hedefe doğru gidip gitmediğinizi gösteren performans kriterleriniz.
Net Hedefleriniz Var mı ?
Çalışma başlamadan önce firma hedeflerini net olarak ifade etmelidir, örneğin :
Teslim tarihlerinde % 50 – 75 azalma
Kalite maliyetlerinde % 45 – 55 azalma
Envanterde % 40 – 60 azalma
Kullanılan alanda % 40 – 60 azalma
Yeni ürün geliştirme zamanında % 30 – 50 azalma
Üretim maliyetlerinde % 20 – 40 azalma
Malzeme maliyetlerinde % 5 – 20 azalma
Yukarıdakiler birer hedeftir, bu aşamada firmanın yazılım ihtiyaçları henüz gündemde
değildir.
Kavram ve Metodları iyice sindirmelisiniz
MRP / ERP projelerinde birçok kavram ve metod kısaltmalar ile anılır ve bir süre sonra anlamları unutulur ama kendileri kullanılır. Firmaların hedefi bunlardan birini (MRP, MRP-II, JIT, KANBAN, MES, ERP, TQ, SM vs?) uygulamak değildir, bu kavram ve yöntemler Dünya Klasında Üretici olabilmek için sadece birer araçtır.
Kavram ile metod?un farkını anlamak ve çalışmaları bu bilgi zemini üzerinde yürütmek son derece yararlıdır, aksi takdirde JIT?mi MRP?mi gibi cevabı olmayan sorular arasında kaybolursunuz.
Entegrasyon kolay iş değildir
Bu tür bir uygulama bir başkasının sizin adınıza yapabileceği türden değildir. Bu nedenle, şirket dışından veya günlük operasyonunuzdan haberdar olmayan ekiplere teslim edilemez.
Nedense bazı şirketler MRP/ERP çalışmalarını mühendislik veya bilgisayar çalışması gibi görürler, halbuki böyle değildir. Çalışmanın hedefi, şirketinizin iş yapma biçimini çağın gereklerine uyarlamaktır. Bunu da en iyi siz yapabilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken, operasyonu iyi bilen insanların çalışmalara dahil edilmesidir, boş vakti olanların değil.
Bazı şirketlerde ise konu açık tartışma ortamında değerlendirilmeye çalışılır, halbuki değişim kararı tartışmaya açık olmamalıdır. Karar verilir ve harekete geçilir; ancak bütün gerekçeler ve hedef herkese anlatılmalı ve anlaşılması sağlanmalıdır.
Siz bir komutanın bütün ordusu ile tartışıp, sonra da kararı oya sunduğunu hiç gördünüz mü ?
Gerçek ile yüzleşin, ne kadar çok boşuna iş yaptığınızı öğrenmek sizi üzmesin
İşletmelerin bugünkü performans ölçeklerine göre ortada hiç bir problem
görünmeyebilir, ancak görünmemesi olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle yeni
performans ölçekleri kullanılmalıdır, örneğin herhangi bir operasyon veya prosedür için
şu tip sorular sorulmalıdır :
Bu işlem envanteri azaltıyor mu ?
Satış gelirini arttırıyor mu ?
Masrafları düşürüyor mu ?
Yukarıdaki üç soruya?da Hayır cevabı alıyorsanız o yapılan iş veya prosedürün sebebi iyice araştırılmalıdır. Belki bu aşamada şu düşünülebilir, ?yapıyoruz çünkü müşteri memnuniyeti için gerekiyor?; ancak bu durumda da satış gelirimizi etkilemesi gerekmiyor mu?
Sorgulayacağınız işlem herhangi bir şey olabilir. Örneğin imalatı süren bir iş emrinin parçalarını fork-lift ile başka bir yere taşıyıp arkadan gelen ?acil? işe yer açmak işlemi için bu soruları sormak gibi.
Kanunlar tarafından emredilenler dışında herşeyin değiştirilebileceğini ve şirketinizin amacının para kazanmak olduğunu lütfen unutmayın. Şirketinizi sebebi unutulmuş, hedefi olmayan işlem ve prosedürlerden kurtarmak sizin göreviniz.
Klasik ölçekler size yetmeyebilir
Şimdi Klasik performans ölçeklerimizi (hepimizin çok kullandığı) bir gözden
geçirelim, bunlar :
Net Karlılık
Yatırım karlılığı
Nakit Akış
Lokal iyileştirme ve maliyet muhasebesi
Bunlar çok global ölçeklerdir ve bir çoğu bizi hatalı yerlere götürebilir. Örneğin bunlara
bakıp teslim tarihlerinizin kısalıp kısalmadığını, darboğazınızın fiyatını, hatta malzeme
maliyetlerinin azalıp azalmadığını bile göremezsiniz.
İşte bu yüzden yeni, farklı ölçeklere ve sorgulama biçimine ihtiyacımız vardır, bunlar:
Süre
Süre varyansı
Katma değer sağlama
Bottleneck – Non Bottleneck
WIP ve Mamul envanteri (hammadde değil)
gibi kavramları içerirler. Her firma ölçeklerini kendi oluşturabilir, ölçeklerimiz yukarıdaki
hedeflere hizmet etmelidir.
Sessiz çoğunluk sizi iktidara getirebilir veya götürebilir, anahtar onların elindedir
Yapılan araştırmalara göre çalışanların %5?i değişime çok açık ve çok isteklidir, bir diğer % 5 ise değişime açık olarak direnir. (Bu oranlar yaklaşık sayılardır).
Geriye kalan %90 ise sessiz çoğunluğu oluşturur, bu grup ne karşı ne de taraftardır, bir köşede kimin galip geleceğini seyretmekte, konuyala pek de ilgilenmemektedir.
İşte çalışmanın başarısı bu büyük grubu harekete geçirmekte yatar. Ancak çoğu firma bu grubu ihmal eder ve istekli gruptan bir kaç kişiyi eğitimlere gönderir ve çalışmanın iskeletini oluşturmak ister.
Neyin, niçin yapıldığının anlaşılmadığı ortamlarda süre uzar, uzayan süre çalışmayı hedefinden uzaklaştırır ve muhtemelen sonu gelmeyen bir proje olarak kayıtlara geçer ve bir gün herkes unutur. Halbuki kaybedilecek zaman yoktur, süratle sessiz çoğunluğu harekete geçirmeli, sistemin parçası haline getirmelisiniz.
Aman, kısır döngülere dikkat
Üst yönetim desteklemiyor & çalışanlar katılmıyor kısır döngüsü kırılmalıdır.
Her iki taraf için de, ne yapınca desteklemiş olacakları ve ne yapmayınca engellemiş olacakları açıkça ifade edilmelidir.
Bu tip çalışmalarda üst yönetim yönlendirici ve destekleyici olmalı, bu tavrını çalışanların yetki ve sorumluluklarını arttırarak göstermelidir.
Üst yönetime düşen bir başka görev de örnek olmaktır. Eğer çalışanlar eğitim toplantılarına katılıyor ise üst yönetim herkesten önce orada olmalı, başı çekmelidir.
Ancak yapılan genellikle bunun tersidir, üst yönetim çok meşgul olduğu için toplantılara gelmez; onlar bu çalışma ile düzene sokulması düşünülen işler ile ilgilenmektedir.
Şirketin gelecek 10 yıl?da nasıl çalışacağına karar verilirken içeride olsalar daha iyi olmaz mı ?
Bazen bir katalizör (danışman) gerekebilir
Uzun sürebilecek tartışmalara engel olabilmek ve herşeyi tarafsız bir bakış açısı ile gözden geçirebilmek için uygun ortam yaratılmalıdır. Bunun için prensip olarak iki yol vardır.
* Endüstriyel danışman kullanımı
* Firma içinde çapraz takım oluşturma
Bu sayede, bilindiği varsayılan süreçlerin, kuralların ve prosedürlerin herkes
tarafından gerçekten anlaşılması sağlanmış olur. Aksi takdirde bugünkü düzeninizi
bilgisayar ortamına geçirmekten başka bir şey yapamazsınız, üstelik yıllardır kök
salmış informal düzeninizi (kurtulmak istediğiniz) bilgisayar ortamında
canlandırmak için enerji harcamış olursunuz.
Hiç bir danışman sizin işinizi sizden iyi bilemez, işte bu yüzden önyargısız olarak
sorgulayabilir. Bu sorgulamaya cevaplar üretirken doğruyu gene siz bulacaksınız
ama bazen bir ateşleyici gerekli olabilir.
MRP/ERP çalışmalarının bazı işletmelerde çok kısa bazılarında ise çok uzun sürmesinin ardında genellikle yönetim becerileri veya hataları yatar. İşletme kendi içinde informal sistemi besliyor, yöneticiler de buna göz yumuyor ise
o işletmede sistematik bir yöntemi hayata geçirmek güçtür.
Dünya Klasında Üretici olmak ve sonuçlarından yararlanmak isteyenler bizce mutlaka sistematik yöntemleri izlemeli, kendi içlerindeki entegrasyona çok önem vermelidir, sadece çalıştıkları iş kolunda ?0? rekabet olanlar bir süre daha bu konularla hiç ilgilenmeme lüksüne sahiptir.
Yapmanız Gerekenler
- “Darboğaz kaynakta kaybedilen 1 saat bütün sistemde kaybedilen 1 saattir” . Bu kesikli üretim ortamlarının en önemli yönetim kuralıdır.
- Sistemi yönetebilmek için önce darboğazlar yönetilmelidir.
- Darboğaz kaynak üzerinde yapılan tüm aktiviteleri yakından inceleyin.
- Olabilecek bütün kalite kontrollar darboğaz kaynak öncesinde yapılmalıdır, kusurlu olabilecek parçaların darboğaz tezgaha ulaşmasını engelleyin; engellemez iseniz darboğaz kaynağın zamanını boşa harcarsınız.
. - Darboğaz kaynağı sürekli olarak iyileştirin, bu çalışma onu darboğaz olmaktan çıkartıncaya kadar devam etmelidir.
- Darboğaz kaynağın önünde devamlı iş olmalı, boş kalmamalıdır. Bundan önceki iş merkezlerinin görevi onu boş bırakmamaktır.
Yapmamanız Gerekenler
- “Darboğaz olmayan bir kaynakta üretimi arttırmaya çalışmayın. Bu sadece genel envanter seviyenizin artışını sağlar.
- Bütün operasyonlarda kapasite dengelemeye uğraşmayın, dengelemeniz gereken akıştır.
- Darboğaz olmayan kaynakta iyileştirme için fazla zaman harcamayın, çünkü bu kaynaklarda kazanacağınız zamanın sisteme etkisi yoktur.
- Darboğaz kaynakları satışı belirsiz ürünler için kullanmayın.
… Satış mümessilleriniz siparişlerini bir kağıda yazar,
… sonra bu kağıtlar elden ele gezer,
… birileri bunları bilgisayara işler veya hiç işlemez,
… satış mümessiliniz siparişini izleyebilmek için bir yerlere not alır,
… üretim bu siparişi kendi bildiği bir yere yazar,
… malzeme talep formu doldurup satınalmaya verir,
… satınalma bunu bir sipariş mektubuna yazar,
… sonra siparişin termin tarihi değişir …
Tanıdık geliyor mu. Bu size tanıdık gelmiyorsa üretim süreci içinde doldurulan formlara bir bakın; ya da finans bölümünüzün yöneticiler için hazırlamakta olduğu elektronik tablolara bir göz atın …
Bunların hepsi var olan bilginin tekrar tekrar işlenmesidir ve işletmenize herhangi bir özel değer katmaz.
Bu tip işlere ayrılan zaman arttıkça veriminiz düşer. Fakat asıl etkisi yavaşlayan karar süreci ve müşteri hizmetlerinde görülür ve her ikisi de işletmenizin en kritik noktalarıdır.
Bunları yaşamamak için öncelikle entegrasyona önem vermelisiniz. Şirketinizin bütün bölümleri ortak bilgi deposunu kullanabilmelidir.
Diğer yandan sisteminiz ikinci bir işleme gerek bırakmayan formlar üretebilmeli, bu formlar elektronik olarak bir başkasına gönderilebilmelidir. Aksi takdirde hem bilgiyi işleyecek hem de formları tanzim edeceksiniz demektir.
Şirketinizde bilgisayar kullanımını yaygınlaştırmalı ve iletişim olanaklarını arttırmalısınız. Bugünün işletmelerinde sadece muhasebe bölümünün otomasyonu veya bölümlerin kendi lokal sistemleri ile yaşamaları verimli değildir.
İş yapma prosedürlerinizden gereksiz adımları elimine etmelisiniz, bir adımın gerekli olup olmadığını anlamak için aşağıdaki basit testi yapabilirsiniz :
Yasal olarak yapılması mı gerekiyor ?
Bu işlem sonucu stok azalacak mı ?
Bu işlem sonucu masraf azalacak mı ?
Bu işlem sonucu satış artacak mı ?
Kesin bir müşteri isteği veya beklentisi mi ?
Eğer 5 sorudan hiç ?Evet? cevabı çıkmıyor ise bir daha düşünmelisiniz.
Eğer sisteminiz ?hiç vakti olmayan yöneticilerin bile kullanabileceği gibi? değil ise önemli bir verimsizlik kapısını ardına kadar açıyorsunuz demektir, çünkü ;
1. Yöneticiler görmek istedikleri raporları başkalarından istemeye başlayacaklardır. O başkaları da önemli bir zamanı kullanarak önce raporlar alacak, sonra da bunları görülmesi istenen biçime getirmeye çalışacaklardır.
2. Ne kadar hızlı olunursa olunsun yöneticinin önüne giden bilgide gecikme olacaktır. Geciken bilgi ile karar vermek ise oldukça tehlikelidir. Arabanızın sıcaklık göstergesi hep 15 gün önceki durumu gösterse başınıza neler gelebileceğini bir düşünün.
3. Yöneticileriniz, eğer kendileri kullanmaz ise, otomasyon sistemine yabancılaşabilir. Halbuki kullandığınız sistem yaşayan bir organizma gibidir, eğer içine yöneticiler de katılır ise etkinliği daha da artar, içeriği zenginleşir.
Ama bir problem var. Yöneticilerin, ya sistemi öğrenecek kadar vakitleri yoktur ya da sabırları …
Bu durumda alınması gereken ilk tedbir, tüm sistemin olmasa da yöneticilerin kullanacağı rapor ve analiz ekranlarının sadeleştirilmesi, grafiklerle desteklenmesi ve analizlerin gereksiz detaylardan arındırılmasıdır.
Sadeleştirme ve kolay kullanımın yanında, sisteminize internet üzerinden erişim imkanları eklemek (şirket dışında bulunan çalışanlarınızın erişimi için) faydalı olacaktır.
Alabileceğiniz bir diğer tedbir ise sistemden alınan raporları doğrudan yöneticilerin e-posta adreslerine göndermek olabilir. Bu sayede en azından yeniden düzenleme işlemi yapmamış olursunuz.
Şirketinin hangi bilgisayar programını kullandığını, kullanılan programın potansiyelini veya sorunlarını bilmeyen o kadar çok sayıda yönetici var ki, inanamazsınız (yoksa sizde mi!).
Halbuki bugünün iş hayatında ?bilgi sistemi? çok çok önemlidir. Umursamayarak daha ileriye gidemeyeceğinize göre ihmal etmemek yerinde olacaktır.