Danışman Olmak İstiyorum

Bu sözü “İhtiyar köpeğe yeni numara öğretmek zordur” ile karıştırabilirsiniz, ama ben ihtiyar köpeğe olan saygımdan onu devre dışı bırakıyorum, yerine “taş kafalı” sıfatına uygun insanları koymak istiyorum.

Canlılar aleminde ortama uyum sağlayabilenlerin türlerini devam ettirebildiği söylenir. Hatta bu durum “survival of the fittest” diye bence son derece karizmatik bir ifade ile anlatılır.

Öğrenmeye, hiç değil ise anlamaya kapalı olmak zihin seviyesinde yolun sonudur, elbette fiziken bu konumda yıllar geçirebilirsiniz ve belki çok da mutlu olabilirsiniz. Şartlar yardımcı olur ise başarılı da olabilirsiniz. Bunun basit bir sebebi var :

İnsanlar veya toplumlar bir fikir ve görüş ile karşılaştıklarında düşünmek, kabul etmek, red etmek, göz ardı etmek … gibi sonu “mek” ile biten fiiller ortaya çıkar. Halbuki ortada karşılaşılan bir fikir yok ise hiç bir şey yapmaya da gerek yoktur, dolayısı ile “minimum enerji konumu” bu şekilde elde edilmiş olacaktır.

Bütün sistemlerin nihai hedefi “minimum enerji konumudur”, kendinizi buna göre yıpratın.

Tags:

Cevap : Çocuk sahibi olmayanlar

Kirlenmek güzel, konuşmak kolaydır. Belki bir gün “konuşmak kolaydır” başlıklı bir reklam filmi de görürüz.

Çocuğunuz yok ise kolayca akıl veriyor olabilir, evli değilseniz evlilik üzerine uzun ve mantıklı konuşmalar yapabilirsiniz …

Eğer iş sahibi, çocuk sahibi, eş sahibi değilseniz onların hakkında ister pozitif ister negatif konuşun gitsin.

İşte danışmanlığın sırrı budur, iş sahibi olmayacaksınız. 

 

Tags:

Danışmanlık değişmek için alınan – verilen hizmettir. Alan taraf bunu planlamıyor ise danışmanlık hizmeti yerine eğitim veya başka türlü hizmetlere yönelmelidir.

Bir insan, şirket, organizasyon içinde bulunduğu durumdan diğer başka bir duruma (changing states) geçebilmek için danışmanlık hizmeti alır veya bir danışman bu hizmeti veren insandır.

Değişim fiziksel, zihinsel, teknolojik, organizasyonel, psikolojik, konum gibi farklı eksenlerde planlanıyor olabilir.

Bir danışmanlık projesinde “değişim”  engellendiğinde veya planlanmadığında ise işin kendisinin gerçekleşmeyeceğini bilerek davranmak yerinde olur. Hedef, değişimi gerçekleştirmek olmalıdır.

Kapak_3_250Şirketinizin toplantılarda harcanan binlerce saatini kurtarabilirsiniz …

Daha kısa ve etkin toplantılar için  Toplantı Yönetimi El Kitabı

Sayfa Sayısı : 97,
Format :
E-Kitap (PDF Formatında)

Yazar : Cengiz Pak ,

Fiyat : 39.95 USD

Bu kitabı şimdi bilgisayarınıza indirebilmek için :

Add to Cart View Cart

Bu kitabı hazırlama fikri danışmanlık yaptığım şirketlerde ?şirket karnesi? üzerinde çalışırken çıktı. Çünkü düzenin içinde bir dizi kaçınılmaz toplantı ve sunum yer almaktaydı. Dolayısı ile sürdürülebilir ve devredilebilir şirket organizasyonu içinde başarılı toplantılar düzenlemenin kritik bir konu olduğunun farkına vardığım için bu kitabı da hazırlamaya karar verdim.

 
Toplantı yönetmeyi bilmek hem sizlerin profesyonel iş hayatına katkıda bulunacak hem de şirketinizin toplantılarda harcadığı zamanı zaltırken etkinliği arttıracaktır.
Kitabı ?toplantı yöneticisi? için bir başvuru kaynağı olarak hazırladım. Bence her yönetici veya olmak isteyen kişi ya toplantı yönetimini öğrenmeli veya öğrenmiş olan birisi ile kendi toplantılarının yönetimi için işbirliği yapmalıdır. Diğer türlü ?yönetici? hedeflerine ulaşamamış olacaktır.

İçindekiler

Toplantı yöneticisi için A … B … C …

Toplantılardan hem şikayet edip hem de hoşlanıyor muyuz !

Toplantıların 3 aşaması ve planlanması

Toplantıya katılanların üstlendikleri roller ve gerekenler

Uzak katılımcılar ile yapılan toplantılar için öneriler

Daha kısa toplantı için 9 + 1 kural

Toplantılarınızı kısaltmak ve azaltmak için aşırı metodlar

Periyodik toplantılarınıza yeni bir enerji katmalısınız

Toplantılarınızın iple çekilmesini nasıl sağlarsınız ?

Katılımı arttırmanız için bazı öneriler

Beklenmedik veya planlanmayan şeyler olduğu zaman …

Toplantıya nasıl katılabilir, düşüncenizi açıklayabilirsiniz ?

Toplantınızın bir yere ulaşmayacağını ve esir olduğunuzu anladığınızda bu durumdan kurtulmak için ne yapabilirsiniz ?

Toplantılarda karar alınmasını nasıl sağlarsınız ?

Konsensus nasıl sağlanır ?

Bir toplantının arkasından yapılması gerekenler …

Bir görevlendirme yapacaksanız kime ve nasıl yapmalısınız ?

Delege etme algoritması nedir ve nasıl çalışır ?

Problemli olabilecek davranış biçimlerinin tespit edilmesi

Problemli bir katılımcı ile ne yapmalısınız ?

Toplantılarda anlaşmazlıklar nasıl yönetilir ?

Grup dinamiğinin oluşması ve Tuckman Modeli

Öğrenme stilleri ve kişilik özelliklerini bilmekte fayda var

Katılımcılarınızın farklılıklarına göre yol izlemelisiniz …

Grubunuzda hangi profiller var ?

İnsanlar ile birlikte çalışabilmenin sırları

Motivasyonun sağlanması, Teori X ve Y

İletişim kurabilmenin esasları

Sunum nasıl hazırlanır, sunumlara nasıl hazırlanılır ?

Toplantı Yöneticisi olmak isteyenler için son sözler …

Ekler

Toplantı Planlama Kontrol Formu

Oda Yerleşim Seçenekleri

Toplantının Raporlanması

Toplantı Karnesi

Test … Sunumlarınız Ne Kadar İyi ?

?????????????????????????????????..

Bu kitabı şimdi satınalmak için :
Add to Cart View Cart

Bir öğrencinin 3 durumda öğretmene ihtiyacı kalmazmış :

1. Öğrenci bütün öğretmenlerin önüne geçmiştir

2. Öğrenci ölmüştür

3. Öğrenci öğrendiğini sandığı şeyin içinde kendi kendisini hırpalamaktadır

Yıllar önce oğluma araba kullanmayı öğretiyordum, dura kalka gidiyor beni de kızdırıyordu. Niçin arabayı kaldıramıyorsun diyordum, sonra birden aklıma ne yapması gerektiğini söylemediğim geldi (normal bir şey ben sürücü öğretmeni değilim) ve debriyajı hissetmesini ayağını bir noktaya kadar getirip orada durmasını - ayağını yukarı kaldırmaya devam etmemesini, bir kavrama noktası olduğunu ve hissederek bulacağını söyledim … şimdi şehir içinde benden iyi araba kullanıyor  … sıra geldi uzun yol kurallarına.

Ortalıkta etten kemikten bir öğretmen yok ise bu işi “hayat” üstlenir ve öğrenci “hayat mektebinden mezun olur”, tabi olabilirse. Şirketlerin iyileştirme projeleri, ERP çalışmaları da böyledir, bazen bir öğretmen bazen ise hayat mektebi devreye girer.

Benim bugüne kadar yaşadıklarım 1 nolu seçeneğin gerçekleşme ihtimalini % 5-10 olduğunu söylüyor. Bu oranın çok düşük olması olayın imkansızlığından değil ancak şirketlerin hem insan yetiştirme hem de elinde tutma becerilerinin düşük olmasına bağlıyorum.

2 numaralı seçeneğin son 15 yıl içinde % 40 civarı olduğunu söyleyebilirim, diğer bir deyimle 100 şirketin 40′ı bugün yok, çeşitli sebepler ile pazarda yerlerini başkaları almış.  Bence bunun nedeni bu şirketlerin sahipleri şirketlerini ölümsüz zannetmeleri, diğer bir deyim ile kendileri ile şirketi soyutlamışlar, “şirketleri bu zorluğu da aşar” diye düşünüyorlardı. Halbuki zorlukları insanlar aşar, şirketler değil !. Eğer bu istatistiğin ne kadar doğru veya yanlış olduğunu denemek istiyor iseniz 15 yıl beklemeniz gerekmez, rasgele 100 şirket seçin ve kuruluş yıllarına bakın, bakalım kaç tanesi 15-20 yaşın üstünde çıkacak …

3 numaralı seçenek % 50 civarında. Şirketler bir iyileştirme projesi veya ERP çalışması ile ilk karşılaştıklarında çoğunlukla “ne var bunda biz bunu biliyoruz, arkadaşlar bunu hemen yapabiliriz değil mi … haydi haftaya bitirelim” şeklinde bir yaklaşımda bulunur.

Tıpkı 20 yaşında herşeyi bildiğiniz, 30 -35 arası ise babanızın hakkını geri vermeye başladığınız gibi.

Bu yanılgı, konunun gerçekten konuşulduğunda basit olmasından kaynaklanıyor. Ancak insanların kurguladığı iş hayatı ve şirket düzeni içinde dikkat edilmesi gereken bir dizi ayrıntı var, işte ilk bakışta görülmeyen bu ayrıntılar yolda sizi sarsmaya, direksiyonu bir o tarafa bir bu tarafa çevirmenize neden olur, arabanın içinde bulunan yolcular sonunda perişan olarak arabadan inip eskisi gibi yürümeye karar verene kadar devam eden bir süreçtir bu !


Gençler arasında danışmanlık yapmak isteyenlerin sayısının arttığını izliyorum. Nerede ise herkes danışman olmak istiyor, o zaman şöyle bir pazarın ortaya çıkması an meselesi : danışmanlar için danışmanlık hizmeti …

Neyse gelelim konumuza …

Eğer sürekli iyileştirme veya operasyon iyileştirmesi, yalınlaştırma, süreç iyileştirme, yeniden yapılanma gibi bir konuda danışmanlık yapmak istiyor iseniz diğer bilmeniz gerekenlerin yanında izlemeniz gereken oldukça basit bir yolu hatırlatmak isterim.

Şirket hayatında iş süreçleri vardır. Her yapılan eylem bir sonra tarif edilmiş veya edilmemiş ama uygulanan bir adımı tetikler, süreçler mutlaka bir noktada sona erer ve yeni bir süreci başlatır. Böyle anlatılınca gizemli olan ifade depoya yanaşan kamyonun üzerinde bulunan malzemelerin indirilip raflara taşınmasının adımları ortaya çıkartıldığında bütün sırrını kaybeder. Yerine süre, metre, iş gücü, ekipman kullanımı, kontrol gibi ifadelerin havada uçtuğu cümleler gelir.

Şirketlerin içinde yaşanan kavga ve gerilim, patron veya yöneticinin çileden çıkmasına çoğu kez bu adımların hatalı, eksik veya yeniden yorumlanarak yapılması sebep olur. İşte bu yüzden ne kadar az adım, ne kadar basit anlaşılan komut olur ise o kadar iyidir.

Diğer yandan “anlamsız süreç yoktur”. Birisi süreci güzel ve akıcı anlatıp şemayı çizdiğinde çoğu kez “ben bütün bunları düşünemezdim” dediğim çok olmuştur, işte o an sürecin mantıklı göründüğü andır. Bir süre sonra basit sorular ve metrikler konuşulduğunda ise az önce sanat eseri gibi duran akış bir anda “kim yapmış bunu” şekline dönüşebilir.

Çok basit 5 adet sorumuz var, bu soruların hepsini sürecinizin her adımı için sormalısınız, elbette süreciniz gereken detayda olmalıdır (detay konusuna başka bir zaman bakacağız) :

1. Yasal olarak yapılması mı gerekiyor ?
2. Bu işlem sonucu stok azalacak mı ?
3. Bu işlem sonucu masraf azalacak mı ?
4. Bu işlem sonucu satış artacak mı ?
5. Kesin bir müşteri isteği veya beklentisi mi ?

Eğer 5 sorudan hiç ?Evet? cevabı çıkmıyor ise sorguladığınız adım niçin var diye uzun uzun düşünmelisiniz ? 5 numaralı satırda yer alan “müşteri” son müşteri anlamındadır, bir sonraki istasyon veya bölüm değil.

Şimdi hemen şirketinizin herhangi bir sürecini masanın üzerine koyun ve başlayın bakalım ne olacak ?

Danışman fikri ve bilgisi olduğu konuda kendisine akıl sorulan kişidir. Gördüğünüz gibi tanımı oldukça basit.

Diğer yandan danışmanlığın beyhude bir iş olduğunu anlatan çok sayıda espri veya fıkra vardır. Ben de geçenlerde bunlardan bir tanesine takıldım, hani “danışman müşterisi saati sorduğunda müşterisinin kolunda bulunan saate bakıp ona saati söyleyen kişidir” tanımlamasına …

Bu espiriyi bir sefer değil çok sayıda duymuş birisiyim ancak ben de duyunca diğerleri gibi gülüp geçerdim. Geçen gün yolda giderken niçin aklıma geldiğini bilmiyorum ama aklıma bazı sorular geldi. Şimdi bunu sizinle paylaşmak istiyorum.

Madem müşterinin kolunda saat var o zaman niçin danışmana saati soruyor ?

Danışmanın müşteriye ait olan saate bakarak cevap vermesinde ne gariplik var ?

Bu hikayede komik olan danışmanın yaptığı iş mi yoksa müşterinin sorusu mu?

Bu saat hikayesinden sonra ekşi sözlüğe “consultant” için baktım ve bence de çok doğru bir tanım buldum.

“Hangi konuda uzmanlaşmış olursa olsun, her konudan soruların muhattabı olabilen insan.”