Archive for Mart, 2015

ilk_uc

İster şirketiniz bir aile şirketi olsun ister çok kurumsal bir yapınız olsun bütün şirketler için hayati olan 3 konu değişmez.

1. Borç Yönetimi

2. Nakit Akış

3. Uzun Vadeli Plan

Bu üç başlığı yeterince çalışmamız iseniz konjonktür veya rakipleriniz sizi her an delik deşik edebilir.

1. Borç Yönetimi

Borç verenler kendi alacaklarını garanti etmeye çalışır, sizin çıkarlarınız onları ilgilendirmez. Dolayısı ile borç verenlerin ne kadar sevimli oldukları veya size neler sundukları önemli değildir.

Borç Yönetimi, Kredi Kullanımı kurallara bağlanmalı, sıkı bir şekilde izlenmelidir. Aksi takdirde zorluklar artabilir.

2. Nakit Akış

Şirketlerde anlaşmazlıkların en büyük kaynağı naktin başına gelenlerdir. İyi geçmiş bir dönemin sonunda kasada para olmaması hayalleri yıkar … Nerededir bu nakit ?

Şirketler karsızlıktan değil nakitsizlikten batar (karsızlık daha uzun süre içinde etkili olur), yöneticiler kabul edilebilir bir gelecek içinde pozitif nakti sağlayacak kararlar vermelidir. Kar dağıtılacak veya bir işe girişilecek ise bütün güvenlik sınırları sağlandıktan sonra bu yapılmalıdır. Aile şirketlerinde bu konu daha da önem taşır çünkü refah seviyesi dengesizleşir ise husursuzluk seviyesi artar.

3. Uzun Vadeli Planlama

Her şirket kendi büyüklüğüne orantılı detayda bir iş planı yapmalıdır. Böylece beklentiler, sorumluluklar ve delege edilen işler belirlenmiş olur..

Plan hem uzun hem de kısa vadeli stratejiyi, taktik planı, iş birimleri detayında çok yılı içeren öngörüleri kapsamalıdır.

Bu sayede gerçekleşen ile planlanan farkı ortaya çıkacak, varyans esaslı bir yönetim gerçekleşebilecektir.

Plan herkes ile paylaşılmalı ve çalışanlar için şu soruları cevaplamalı :

- Nereye gidiyoruz ?

- Benden ne bekleniyor ?

- Yaptığım iş ile stratejimizi nasıl desteklemiş olacağım?

 Bu soruların cevaplarını düşünüyor olmak oldukça izole çalışan şirket sahiplerinin kendi şirketlerini daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.

Drucker_Doing

Önce çok ünlü bir firmanın orjinal misyon cümlesini okuyalım (hiç bir hatalı anlama olmasın diye çevirmiyorum) >>>

XXX brand mission is to be our customers’ favorite place and way to eat and drink. Our worldwide operations are aligned around a global strategy called the Plan to Win, which center on an exceptional customer experience. We are committed to continuously improving our operations and enhancing our customers’ experience.

Okuduğunuz bir misyon cümlesi. Yani bizim o firmanın ürünlerine niçin para verdiğimizi anlatmaya çalışıyor. Bu firmanın stratejisini farklı şekillerde özetlediğini görebilirsiniz. Hepsini okuduğunuzda ortak maddeler şöyle oluşuyor :

- Müşteri siparişinin çabuk teslim edilmesi

- Tartışmasız temizlik

- Her zaman gerçekleştirilebilen, standart kuralları olan hizmet

- Ürün / Fiyat adaleti

- Lokal değerlerin gözetilmesi

Bu cümleleri okuyan çoğu kişinin ilk tepkisi “ne var bunda” olmuştur (seminerlerimden biliyorum).

Çünkü stratejiler inanılamayacak kadar basittir ve yukarıda okuduğunuz satırlar dünyanın en büyük fast-food zincirine aittir. Firmanın ismi söylenince ise tepki şöyle oluyor … Aaaaa o zaman elbette, olabilir, çok doğru …

Şimdi ülkemizde birisi strateji planına böyle başlasa bizim “erken cevap üreticileri” geç bunları, biz bunları biliyoruz diyeceklerdir. Şu anda firmanın yıllarını ıskalamak üzere olduğunu söyleyebilirim çünkü olayın geri kalanını bu zihin yapısı ile değerlendiriyor olacaklar ve belki de önlerinde açılan kapının farkına varmayıp gideceklerdir. Bunun kanıtı, bu kadar açık ifade edilen stratejinin uzun yıllardır rakipleri tarafından tam olarak kopyalanamıyor olmasıdır. Çünkü yukarıda okuduğunuz maddelerin altını doldurmak hiç ama hiç kolay değildir.

Ne demişler “öğretmen kapıyı açar, içeri girmesi gereken öğrencidir” …

Şimdi gelelim Drucker’ın bu konuyu nasıl anlattığına (aşağıda okuyacaklarınız karşısında “ne diyor bu yahu” diyor iseniz lütfen Drucker kimdir diye bir bakınız).

“STRATEJIK Planlama gelecek ile ilgili değildir, bugün ne yapacağınızı tarif eder”

İşte çoğu insanın konudan koptuğu yer burası. Güzel güzel “strateji” konuşuyorduk, bitince yemek yiyecek, makara yapacak sonra ise bu konuyu ne güzel unutacak ve belki 1 sene bakmayacaktık, sonra yine bir otel’de toplanıp günümüzü geçirecektik. Misyon, Vizyon, Füzyon diye espriler yapacak SWOT’mu GZFT’mi ne karın ağrısı ise diye anımsayacaktık ki … meğer mesele gelecek ile ilgili değilmiş, bugün ne yapacağımız anlamına geliyormuş … niye rahatımızı bozuyorsun Drucker.

Milk Run Yöntemiyle Malzeme Toplama Sistemi (Junkai)
Çiftliklerin her gün sağdıkları sütü bir merkeze taşıması yerine merkeze ait bir aracın çiftlikleri dolaşarak süt toplaması bugünün dev şirketlerine örnek olmuş, onlarda bu sistemi uygulamışlar ve milk-run olarak isimlendirmişler.
before_milkrun_cengizpak

Her tedarikçi her hafta 1 kamyon dolusu malzemeyi fabrikaya gönderiyor olsun. Bakın nelere sebep oluyor …

Bu durumda fabrika 7 günlük stok tutmak zorunda kalır.

Gelen malzeme problemli olursa üretim durabilir, yenisinin gelmesi uzun sürebilir.

Tedarikçi 7 günlük aralar ile tahsilat yapar (en iyi koşullarda).

after_milkrun_cengizpak

Örneğimizde 5 tedarikçi var ve her tedarikçi her hafta 1 kamyon yolluyor olsun. Milk Run uygulamasına geçen fabrika her gün bir kamyonu yola çıkartıp ?sadece 1 günlük? malzemeyi kendisine taşımaya başladığında (detay hesaplara şimdi girmeyin, önce ana fikir gelir)  1 hafta içinde yine 5 adet kamyon kullanılır ancak bu senaryoda stok azalır, problem oluştuğunda daha küçük miktarlarda malzeme geri döner.

Stok ile Zaman kardeştir, süre uzar stok artar … süre kısalır stok azalır. Bu örneğimizde bunu bir kez daha görüyoruz. Tedarikçinin her hafta 1 kere yerine her gün azar azar sevk ediyor olması stoğun tazelenme hızını 5 kat arttıırdığı için fabrikanın stoğu azalır.

Tedarikçinin stoğu artar mı … şimdilik ilgilenmiyoruz. Biliyorsunuz “müşteri her zaman haklıdır, özellikle sizden çok büyükse :)

ERP_cengizpak

Yakınlarda bir seminer duyurusu elime geçti, ERP konuları ile ilgili olduğum için içeriğine bir göz attım … İşte sonuçlar

Siyahlar duyurudan alıntı, kırmızılar bana ait notlar …

Excel ile ihtiyaç planlama : O zaman ERP veya KKP veya Kurumsal Kaynak Planlamasına ne gerek var, Excel kişisel olduğuna göre ilk kelimenin değişerek Kişisel Kaynak Planlaması daha doğru bir ifade olmaz mı acaba !

Malzeme İhtiyaç Planlaması nedir? : Elbette, gerekli bir konu …

İmalat Kaynak Planlaması nedir? : Elbette, konuşulmalı …

Kurumsal Kaynak Planlaması nedir? : Elbette konuşulmalı …

Karşılaştırmaları, farkları nelerdir? : Ne ile karşılaştırılacak, MRP ile mi yoksa CRP ile mi, aynı eksende olmayan iki şey kıyaslanmamalı

KKP de altın kurallar nelerdir? : Elbette, konuşulmalı

Program Alım süreci ne derece etkili? : Ne olduğunu anlamadım ama konuşulsun bakalım

Muhasebenin şirkette tutulması önemli mi? : Başka nerede olabilir ? Acaba muhasebe programından ERP yapmış bir sponsor mu var ?

Üretim ve Reçete gerekli mi ? : Enteresan, gereksiz desek ve şu ERP seminerini burada bitirsek mi acaba !!!

Kalifiye Eleman gereklilik mi? : İyi top iyi topçu ile oynanır diye inananlardanım …

Çekirdek Yapı ne olmalı? : Anlamadım ama zararsız bir konu galiba …

Projelerde Zaman ve Maliyet, En mükemmel program alımı gerekli mi? : Konuşulmalı elbette … en mükemmel hangisi, almışken onu alsak da kurtulsak mı yoksa her taş yerinde mi ağır. Neyi anlatacaklarını merak ettim doğrusu.

Benim (Patron) istediğim gibi mi olmalı? : Elbette, şirketin sahibi kendi şirketi için karar vermeyecek ise ne yapacak. Yok eğer sorumluluk almak istemeyen bir patron iseniz demokratik bir ortamda olmadık bir şey satın alın gitsin.

Zamanlama, Çift Kayıt, Planlama Devresi, Danışmanlık ? : Konuşulmalı elbette … çift kayıt eski ve yeni sistemin bir arada işletilmesi ise unutsanız daha iyi yok başka bir şey ise aman kimse duymasın !

Tartışılan konular bunlar ise ne olacak şirketlerimizin hali !

Tags: