Archive for Nisan, 2011

* Bu şanslı balık rakibiniz olur ise üzülürsünüz, ama bu sizin elinizde !

Rakiplerinizin arasından nasıl sıyrılacak, sadece sizin sahip olabileceğiniz bir müşteri grubunu nasıl keşfedecek ve AYRI Düşebileceksiniz … İşte Mavi Okyanus Strateji WorkShop’unun hedefi … sizi de ilgilendiriyor mu ? …

Niçin Katılmalısınız

Artan rekabet karşısında herkesin yaptığını daha iyi yapma metodu son dönemlerine geldi. Artık herkes operasyonel iyileştirme yöntemlerini biliyor ve uyguluyor. Rekabetten uzaklaşabilmek için farklı bir şey yapmanızın zamanı geldiğini düşünüyorsanız bu çalışmaya katılmalısınız.

Diğer yandan bu WorkShop size hem “ayrı düşmenin – farklılaşmanın” hem de “müşterinizin gizli sesini duymanızın” yolunu açan, şirketinizde tekrar tekrar kullanabileceğiniz yöntemler ile tanıştıracaktır.

Rekabeti dışarıda bırakacak oyun planını şirketinizin stratejik planı içine yerleştirebilmeniz ve sonra adım adım uygulayabilmeniz için izlemeniz gereken kurguyu bu çalışma içinde test edebilme, mevcut pazarlama stratejinizi gözden geçirme imkanını da bulabileceksiniz.

Mavi Okyanus Stratejisinin hem teorisini hem de hep beraber gerçekleştireceğimiz 8 farklı aktivite ile pratik akışını uygulayarak öğreneceksiniz …

Mavi Okyanus Stratejisi WorkShop Çalışmasının Ana Başlıkları

Yeni Pazar / Yeni Müşteri Grubu Nasıl Bulunur, Nasıl Ele Geçirilir ?

Yeni pazar ve müşteri bulma süreci nasıl tekrar tekrar başarılabilecek bir metodoloji olarak uygulanabilir ?

Bulunan pazarlama stratejisi nasıl test edilir ?

Pazarlama stratejisi nasıl anlamlı bir aksiyon planına dönüştürülür ?

Pazar sınırları nasıl keşfedilir ?

Büyük resim nedir, şirketinizde strateji tuvalini nasıl hazırlayacaksınız ?

Mevcut talebin ötesine nasıl ulaşılır, müşteri grupları nasıl tanımlanabilir ?

Alıcı fayda haritası nasıl hazırlanır, nasıl kullanılır ?

Alıcı fiyat koridoru nasıl tespit edilir ?

Şirketinizin izlediği pazarlama stratejisini test etmek mi istiyorsunuz ?. Veya Yeni bir strateji oluşturabilmek için bir başlangıç noktasına mı ihtiyacınız var ?  … Bunların cevabını Mavi Okyanus Strateji WorkShop’unda bulacaksınız …

Kimler Katılmalı

Şirket sahipleri, üst yönetim, pazarlama, satış, müşteri servisi ve ar-ge bölüm yönetici ve çalışanları.

Hangi okyanusta yüzdüğünüzü öğrenmek istiyor musunuz … işte 10 soruluk test …


5S çalışması yapanlar için bir güvenlik probleminin çözüm örneği. Tehlikeli nokta bir duvarda yer alıyor ise onun etrafına bir yer işareti konularak yaklaşma mesafesi belirlenebilir.

Tags: ,

Son yazımın konusu “Top Yere Çarpınca Hızlanır mı ?” idi, bunun üzerine farklı yorumlar aldım.  Bunların arasından Murat isimli bir üyemiz bu yazının ona “insan bulunduğu noktadan her yöne gidebiliyorsa, kaybolmuştur” sözünü hatırlattığını söylüyordu.

Hani duyunca içinde bir hikmet olduğunu hissettiğimiz sözler vardır, işte bu da onlardan birisi.

Peki 2 tavşanı kovalayan hangisini yakalar ? Konfüçyüs demiş ki : Hiçbirini !

Aslında yakalayıp ne olacak, bırak hayvan özgürce koşsun, yaşasın. Bu açıdan bakınca tavşanların yakalanmamış olması güzel bir şey. Ama insanlar hedef gözeten canlılar, mutlaka yakalayacak ve bir gün iki tavşanı kovalayacağına sadece bir tanesine odaklanacak veya … veya avlanma yöntemini değiştirecek. Nasıl değiştirecek ? İşin bu kısmı yaratıcı fikirlerin, iş bilen kişilerin ve danışmanların dünyası. Ben şimdilik girmeyeceğim.

Her yöne gidebilmek ile iki tavşanı kovalamak aynı şeyler, zaten her yöne gidemiyorsanız tavşanları da kovalayamazsınız ?

Peki kaybolmak ne oluyor ? Aslında bu relatif bir konu bence. Eğer gitmek istediğiniz bir yer yok ise “kaybolamazsınız”, böylece hedefiniz yok ise yaptıklarınızı yargılayabileceğimiz destek noktasıda yok olmuş oluyor.

Örneğin okyanusun ortasındasınız, şimdilik bu okyanus Hint Okyanusu olsun (Japonya’dan ve rüzgarın yönünden ayrı düşmekte fayda var), kısacası Afrika ile Avustralya arasında, yaklaşık 40′ıncı enlemdeyiz. Eğer konuştuğumuz kişilere Avustralya tarafına gideceğimizi söyledi isek (doğuya doğru) ama biz kuzeye gidiyorsak (Hindistana doğru) rotamıza bakanlar “kaybolduğumuzu” düşünebilirler. Ama nereye gideceğinizi söylemez iseniz istediğiniz sayıda tavşanı kovalayabilirsiniz, istediğiniz gibi kaybolabilirsiniz.

Gördüğünüz gibi kaybolmak sizin kendi kendinize yarattığınız bir şey. Gerçi bu söyleme “demagoji” diyenler olabilir ama olsun. Şimdi gelelim “kaybolmak” ile özgürlüğün kardeşliğine. Her yöne gidebilmek özgürlük sayılmaz mı ? Bence sayılabilir, düşünün Avustralya istikametine giderken batıya döndünüz, ne güzel demek ki sizi Avustralyada kimse beklemiyor ve sizin için neresi olduğu fark etmiyor. Eğer beklentilerinizi bunun üzerine kurdunuz ise gerçekten bence hiç mesele yok.

Ancak, iki ay sonra çocuğunuz okula başlayacak, ay sonuna evinizin taksidini ödeyeksiniz, şirketiniz yeni bir arsa almış yeni fabrikanın temeli atılacak, yeni sözleşmeler, yeni müşteriler, mevcutların sizden bekledikleri … Bu liste uzar gider, işte bunlardan dolayı siz herhangi bir yöne gidemezsiniz, belirli bir yöne gideceksiniz … Ve biz de siz bu belirli yöne giderken kendinizi çok kötü hissetmeyin diye sizi motive edeceğiz. Bak diyeceğiz “iki tavşanı kovalayan hiç birini yakalayamaz”, sen en iyisi bir tavşana odaklan. Öyle her yere gidebilmek yok, hedefin olmalı, rotan olmalı, falan filan …

Bir zamanlar ünlü bir kapasite planlama / iş yerleştirme yazılımı yazmış ve başarı ile satmakta olan birisi “biraz kafasını çalıştıran herkes bu işleri bilgisayar kullanmadan yapabilir” cümlesini daha sonra best seller olan kitabında kullandığı için şirketini kapatmak zorunda kalmıştı (Goldratt – The Goal), çünkü çok sayıda insan bunu denedi.

Şimdi bende size canınız istediği gibi devam edin deyip eğitim, danışmanlık ve yazılım işlerimden olmak istemem. Bu yüzden de yetişmek zorunda olduğunuz bir yer var ise “kaybolmayı düşünmeyin” veya “kaybolmayı erteleyin”, beklentilerinizi azaltmadan çok sayıda tavşanı kovalamayın diye uyarayım. Yoksa tavşanlar kaçar ve sizin elleriniz boş kalır, eğer ellerinizin boş kalması sizi üzecek ise işinize sarılın, hedeflerinizi gözden geçirin ve atacağınız adımları ona uyumlu hale getirin derim.

ERP projesi yapan şirketler hangi niyetle bu işe başlarlar, işin bu kısmına girmeyeceğim. Ancak ne elde edebileceğiniz konusunda yapılan çalışmaları sizlere özetleyebilirim. Yapılan çalışmalar genellikle ABD kaynaklı, umarım bir gün ülkemizde de benzerleri yapılır …

1. Toplam envanterin azalması % 3 – % 24 arası

Diğer bir deyimle en kötü netice % 3 azalma en iyisi ise % 24. Azalmanın yanısıra muhtemelen stok karışımında da iyileşme olmuştur, diğer bir deyim ile arananın bulunma ihtimali de yükselmiştir.

2. Stok Kayıt Doğruluğunda % 90 – 97 aralığı

Bu çok önemli bir konu, bildiğiniz gibi bu konuda seminerlerde veriyorum. Stok Kayıt Doğruluğu sağlanmadığı takdirde zaten hem malzeme planlama hem de günlük yönetim çok ağır darbe yer. Aksayan üretim, fazla / eksik satınalma, düzensiz sevkiyatların oluşmasına yol açar. Dünya ölçeğinde alt limit % 95′tir, araştırmada 5 şirketten birinin %97 tutturduğu (% 20′si) görülmüştür. Şirketlerin % 30′u doğruluk oranında limitin altında kalmışlar ve % 90 değerine ulaşabilmişler, geriye kalanlar ise (% 50) % 94′e ulaşarak sınıfı geçmiş gibi olmuşlar.

3. Dönem kapatma süresi 3 – 7 gün arası

Ay sonu kapatma işlemleri açısından bakıldığında başarılı ERP kullanıcıları 3 gün civarında biten ayı kapatabiliyor, en kötü kullanıcılarda 7 gün içinde.

4. Üretim planına uyumluluk % 73 – % 96

En kötü değer yapılan plana % 73 uyumluluk, diğer bir deyimle üretim emirlerinin % 73′ü planlanan tarihte bitiyormuş. En başarılı grup ise % 96 uyumluluğa sahip. (Bu değer % 95 ve üzerinde olduğunda A-Sınıfı olunuyor)

5. Zamanında sevkiyat % 84 – % 98

Gelelim sonuçları en ağır olan konuya. Başarılı kullanıcılar % 98 oranında teslim tarihlerine uyum sağlıyorlar, yani 100 satır siparişin 98 satırı teslim tarihine uyumlu sevk edilmiş. Bu alanda kötü sonuç ise % 84 olmuş.

Bunlar gerçek sonuçlar, şimdi siz de kendi sonuçlarınızı düşünün, tartışın. Ölçümlerin nasıl yapılacağı hakkında sorularınızı bana yönlendirebilirsiniz. Burada yayınlanmasını uygun gördüğünüz tecrübeleriniz var ise benimle paylaşmanızı umuyorum.


· Firma kar ediyor mu ? (Net Kar)
· Firma yatırımına orantılı kazanıyor mu ? (Yatırım Karlılığı)
· Nakit akış tablosunda nakit var mı? (Yaşama Kuralı)

Peki bu ölçekleri bildiğinizde veya izlediğinizde aşağıdaki gibi sorulara ne cevap verebileceğinizi de bilmiş oluyor musunuz ?
.
· Üretim parti miktarlarınız ne olmalı ?
· Parti miktarları firmanızın mali sonuçlarını nasıl etkileyecek?
· Yeni ve daha hızlı bir tezgah mı almalısınız ?
· Standart maliyetinizin altında gözüken siparişi kabul etmeli misiniz ?
· Ne kadar stok tutmalısınız ?

Bu tür sorulara cevap ararken yukarıdaki ölçekler size faydalı olmazlar, bunlara cevap bulabilmek için maliyet hesabı yapma ihtiyacı duyarsınız; ürün maliyeti, ekonomik sipariş/üretim miktarı gibi ölçüler günlük hayatta önemli bir yer tutar. Bu tür kararlarınız ile temel üç ölçek olan – net kar, yatırım karlılığı, nakit akış – arasındaki köprü, maliyet ve maliyet hesaplama yönteminizdir. Bu sayede önce bir karar verir daha sonra yine aynı hesaplama yöntemleri ile kararınızın doğru olup olmadığını test edersiniz.
Bir firmanın maliyet hesaplama yaklaşımı ile günlük operasyonel kararları arasında olan ilişki onun verimliliğini de doğrudan etkiler. Hatalı maliyet varsayımları fazla veya eksik stok, üretim gecikmeleri, satış ve müşteri kaybı gibi sonuçta firmaya “para kaybettiren” olayların yaşanmasına sebep olur. Bu nedenle firmalar maliyet hesaplama yöntem ve varsayımlarını gözden geçirmelidir.

Nedir bu MRP’nin çektiği. Biri çıkar ben bu yöntemi sevemedim der, diğeri MRP eski bir yöntem artık gerek yok der … son olarak ise MRP’ye üstün fonksiyonlar ekleyenlerin olduğunu öğrendim. Elbette geçmişte MRP-1 ve MRP-3 isimli iki olmayan yöntemi yaratanlar gibi bu da bir yazılım şirketinin eseri.

MRP-3, daha doğrusu MRP-III’ü icat eden yazılım şirketi artık yok (ünlü ve büyük bir şirketti) zaten sonra ERP üzerinde anlaşılmıştı.

Bu konu önemli mi … değil … niçin yazıyorum o zaman … çünkü konuya uzak olan çok sayıda insan meseleyi yanlış hatırlamasın istiyorum. Ama asıl önemlisi yöntem ile uygulama farklılığını anlamak bu tür yöntemleri hayata geçirirken sizi daha başarılı kılacaktır. Bir de elbette konuya olan saygımdan dolayı bu gibi yazılar ortaya çıkıyor.

MRP, Material Requirement Planning veya Malzeme İhtiyaç Planlaması diye isimlendirilen bir yöntemdir, algoritması yıllar önce kayda geçmiştir. Yöntemi öğrenen herkes hesaplamanın ne kadar mantıklı olduğunu hemen anlar.

Peki birisi buna üstün bir fonksiyonu ekleyebilir mi ? Eğer Pacioli tarafından tanımlanan “T” hesap mantığına ekleyebilirseniz o zaman buna da ekleyebilirsiniz. Peki firmaların konuştukları ne ?

Mesela programınız daha hızlı çalışabilir, ihtiyaç satırını hesaplarken firmaya özel formüller kullanarak daha basit ürün ağacı tanımlamanızı sağlayabilir, sonuç analizlerini daha anlaşılır gösterir … ama bütün bunlar MRP’ye bir şey eklemek anlamına gelmez. Bunlar birer uygulama özelliğidir, her yazılımcıya göre değişen bir MRP olmadığını bilmeli ve uygulama planınızı yaparken asıl önemli olanın ekip çalışması olduğunu unutmamalısınız.

Tags:

ERP nedir, Kurumsallaşma nedir

ERP (Enterprise Resource Planning – Kurumsal Kaynak Planlaması) kısaltmasındaki en önemli harf ?E? harfidir. ERP?nin en önemli özelliği, firmanın bütün departman ve fonksiyonlarını tek bilgi sistemi içinde birleştirmeye çalışmasıdır. Bu entegrasyon yaklaşımı olağanüstü tasarruflar sağlamasının yanında çalışma hızını da arttırır. Diğer yandan bölümler arası entegrasyon işletme içinde dolaşan bilginin kalitesini de yükseltir. Zaten bilgi kalitesiz olduğunda  sürecin içinde bulunan insanlar lunaparkta korku tünelinde gibi hissederler, önce korkarlar ama sonra bütün olanlaarın yalan olduğuna alışırlar, işte bu nokta kişi veya bölümlerin kendi sistemlerini geliştirmeye başladıkları noktadır ve ERP sisteminizden bir fayda ummak istiyorsanız ışıkları yakıp hayaletleri kaçırmalısınız.

Kurumsal olmak hakkında internet üzerinde bir araştırma yaptığınızda komik, yanıltıcı, eleştirel bir çok yazıya rastlayabilirsiniz. Bence ”kurumsallık” bir firmanın sürdürülebilir yönetim ortamı içinde hem dış hem de iç ilişkilerinde operasyonel mükemmellik seviyesi olarak tanımlanabilir. Aile şirketleri de kurumsal olabilir, kime ait olduğu belli olmayan şirketlerde son derece az kurumsal davranabilir.

ERP’den beklenmesi gerekenin, firmaların operasyonel mükemmellik çalışmasına olumlu katkıda bulunması, onların iç ve dış ilişkilerini doğru bilgi ile düzenlemesi, hızlandırmasıdır. İşte bu nedenle bizce ERP çalışması ile kurumsallaşma çalışması iç içe yürütülmesi gerekir, önce biri sonra diğeri şeklinde gerçekleştirmeye çalışmak gereksiz zaman kaybıdır.

ERP şirketinizin performansını arttırır, kurumsal davranış biçimini geliştirir

ERP bir entegrasyon yaklaşımıdır. Peki niçin entegre etmeye, farklı çalışmaları veya bilgi kümelerini bir biri ile konuşturmaya çalışıyoruz ?

Bunun cevabı tekrarlardan kurtulmak, dolayısı ile tekrarların yaratacağı hatalardan arınmak, zaman kazanmak ve doğru kararları daha hızlı verebilmek için.

Örneğin sipariş girişi esnasında depo mevcudu ? üretilmekte olanlar – müşteriye ait finansal bilgiler bir arada göründüğünde satış bölümünün müşteriye vereceği hizmet hem daha hızlı hem daha kaliteli olacaktır. Hizmet daha kaliteli olurken çalışanların görev tanımları da değişmektedir. Böyle bir sistemde satış temsilcisinin tek görevi siparişi bir kağıda yazmak değil, siparişi tümüyle değerlendirmektir.

Çalışma biçiminiz, ERP entegrasyonu derinleştikçe değişecek, beraberinde firmanızın işleyişi standartlaşacak, denetimi ve izlenmesi kolaylaşacak, iş yükü tüm şirket üzerine dağılacağı için bireysel kurtarıcılar yerine takım oyunu ortaya çıkacaktır. İşte size özlenen,yönetilebilir kurumsal firma profili …

Ancak entegrasyonu sağlamak söylendiği kadar kolay gerçekleşmez, sistem içinde yer alan herkesin doğru zamanda doğru bilgiyi aktarması başlangıçta pek mümkün olmaz; bu noktada ERP sisteminin en iyi yanlarından biri size yardımcı olacaktır.

ERP, şirketinizi şeffaflaştırır, bu sayede aksilikler çok çabuk ortaya çıkar ve üzerinden fazla zaman geçmeden düzeltilmesi sağlanmış olur. Hatasından ders alıp onu hızlı düzeltmek işini iyi yapmak isteyen bir kurumdan beklenmesi gereken değil midir.

ERP projesi ne kadar sürer

ERP projesi ile operasyonel mükemmellik çalışması iç içe olduğu için aslında hiç bitmez, ancak giriş ve yaygınlaştırma bölümlerini bir takvime bağlayabilirsiniz. Gelişme bölümü ise iş hayatınız boyunca devam edecektir.

Giriş ve yaygınlaştırma aşamaları yapılacak işin büyüklüğüne, kadronuzun zenginliğine ve bu işe ayıracağınız süreye göre değişir. Bir fikir vermek gerekir ise 15-30 kullanıcılı bir projenin giriş kısmının 1-3 ay, yaygınlaştırma adımının da bir 3 ay daha sürmesi normaldir.

Yapılacak işi tarif edemediğiniz durumda ise süre tamamen belirsizleşir. Bu nedenle çalışma sisteminizi basitleştirip hedefinizi netleştirerek ERP çalışmasını yürütmelisiniz. Ancak işler genellikle böyle yapılmaz, eline güçlü bir yazılım geçiren şirket daha karmaşık iş süreçleri tarif etmeye veya en kötüsü edememeye başlayabilir, açıkların yazılım veya yazılımcılar tarafından kapatılabileceği düşünülür daha doğrusu buna inanılmak istenir. Yol uzar, ilgi dağılır, bir süre sonra nerede yürüdüğünüzü bile hatırlamaz hale gelirsiniz. Süreç analizi … sipariş geliyor – iş emri açıyoruz – sevkiyat – fatura şeklinde yapıldığında bir birinden farklı şirket mi var !. Süreç analizi ve süreç basitleştirme başlangıçta düşünülse de bir an önce başlama heyecanı içinde çoğunlukla unutulur … ama siz unutmasanız iyi olur.

Zaten önemli olan ERP projenizin ne kadar süreceği değildir, çünkü ERP uygulaması firmanızın iyileştirme çalışmalarının bir parçası olmalıdır ve iyileştirme çalışmaları hiç bitmez. Asıl önemlisi bu çalışmayı niçin yaptığınızı iyi anlamanız, hedefe odaklanmanız ve işinizi geliştirmenizdir.

Unutmayın, sizden sonraki nesiller sizden doğru dürüst çalışan, kurumsal bir şirket beklemektedir.

Nereden başlamalı

Düzgün çalışan, sürdürülebilir yönetime sahip şirket olabilmek için nereden başlamalı ?

Bu sorunun cevabı çok belli ama hiç kimse başkalarının cevabı ile işe başlamamalı, kendi cevabını kendisi bulmalı. Ancak bu sorunuzun cevabını bulmanıza çok katkıda bulunacak bir senaryomuz var.

Diyelim ki size piyangodan iyi bir para çıktı. Bununla bir şirket satın almak için danışman şirket ile görüştünüz ve kendinize ait bir şirket olduğunu onlara söylemediniz. Bir süre sonra sizin şirketinizi size satmak istediler (çünkü size ait olduğunu bilmiyorlar), şimdi fiyatı düşürmek için bulacağınız bütün gerekçeleri yok ederek işinize başlayabilirsiniz.

Nisan ayında 4 genel katılıma açık seminere katılacağım, aşağıda listesini görebilirsiniz. Bunların ilk 3 tanesi GreenPark Pendik Otelinde sonuncusu ise Şişli İŞHAD Salonunda gerçekleşecek.

Bu seminerlerin ilki ERP ve Ürün Ağacı hakkında bir WorkShop (daha önce seminer formatında işlediğim bir konuydu), ikincisi yine içeriğini bir miktar yenilediğim Maliyet ve İsrafın Azaltılması ile Kaizen örneklerini içeriyor, üçüncü seminerim Tedarik Zinciri içinde uygulama yöntemleri ve stratejik hamlelerin sonuçları ile ilgili, dördüncü ve son seminerim ise Stok Kayıt Doğruluğu ve Sayım Teknikleri hakkında olacak.

İlgilendiğiniz seminer için aşağıda verdiğim linkleri izleyerek detaylı bilgi elde edebilirsiniz.

11. Nisan 2011 (Pazartesi) WORKSHOP Başarılı bir ERP uygulaması için Ürün Ağacınızı Nasıl Hazırlamalısınız ( Sektörel Örnek ve Çözümler ) ? GreenPark – Pendik (Teşekkürler, 24 Kişilik Katılım ile Gerçekleşti)

16. Nisan 2011 (Cumartesi) Seminer : Maliyet ve İsraf Nasıl Azaltılır, Nasıl Yok Edilir, KaiZen örnekleri – GreenPark Pendik – (Teşekkürler, 25 Kişilik Katılım ile Gerçekleşti)

Yukarıda Listelenen Seminerlere Katılım İçin :

Katılım Ücreti : 195 TL + KDV
216 360 65 60   Aliye Duman
Banka Bilgisi
TEB Kalamış Şubesi (Cengiz PAK)
IBAN No: TR570003200004200000097043

30. Nisan 2011 (Cumartesi) Seminer : Stok Kayıt Doğruluğunun Sağlanması ve Sayım Teknikleri – İŞHAD – Şişli

Katılım İçin

İŞHAD ? İş Hayatı Dayanışma Derneği

Merkez Mah. Abide-i Hürriyet Caddesi Hanımefendi Sokak No : 135 Şişli / İstanbul

Telefon: (212) 368 86 86

SWOT Analizi Hakkında

SWOT analizi anlaşılması basit ancak yapılması göründüğü kadar basit olmayan bir çalışmadır.
Çoğu şirketin bu tür bir analizi alışkanlık haline getirmediği, yapılan SWOT analizlerinin herhangi bir aksiyon planı ile sonlanmadığı çok rastlanan bir durumdur.
Kendinize veya şirketinize bir iyilik yapmak istiyorsanız SWOT, PEST, BCG gibi analizleri ?sonuç almak amacı ile? periyodik olarak yapmanızı öneririm.
Bu çalışmanıza şirket dışından (danışman, müşteri, tedarikçi, iş ortağı) kişileri de katmanız konulara daha geniş açıdan bakmanızı sağlayacaktır.
Eğer bir stratejik planlama sürecine başlıyorsanız …

SWOT bu sürecin başlarında yer alması gereken bir çalışma, aksiyon planınızın doğru oluşması için ise şart. Stratejik planlama süreci işinizin anayasasını oluşturmalı. Eğer bu anayasa patron veya üst yönetimin bildiği ama başkalarının pek de bilmediği veya umursamadığı konular ise şirketi yöneticilerin görmek istediği çizgide tutabilmek mümkün olmaz.

Belirsizlik ortamı veya cevabı bulunamayan sorular ortaya çıktığında en iyisi en başa dönüp doğruları hızla yapmaya başlamaktır. Diğer türlü problemler artar ve başa dönebilecek cesaretiniz kalmaz.

Bildiğiniz gibi bu tür sunumlar site üyelerine açıktır, üye olmak ücretsizdir. Eğer üye değil iseniz hemen şimdi olabilirsiniz.

Gönderi Listesi Ne Demek  ? : cengizpak.com.tr sitesinin bir gönderi listesi vardır, örneğin bu sunum listemizin 20′nci  sırasındadır. Site üyelerine bunun  gibi çalışmalar belli bir sıra ile gönderilmektedir. Üyelik ücretsizdir ve hemen sağ tarafta bulunan ?Bu siteye üye olmak istermisiniz? başlığı altında bulunan form aracılığı ile gerçekleştirilmektedir, sizi de aramızda görmek isteriz. Gönderi listesinde daha neler olduğunu görmek için tıklayınız >>>

b2b_b2c_eiş2000 sonrasında İnternet kullanımının ucuzlaması ve hızlanması ile yeni işler, yeni hizmetler, yeni çalışma biçimleri de ortaya çıktı ve E-Commerce (E-Ticaret), B2C – Business To Consumer (Son Kullanıcıya Satış) ve B2B ? Business To Business (Kurumsal Müşteriye Satış) kelimeleri ile tanıştık.

Müşterilerinizin sizi meşgul etmeden sizin ürünlerinizi satın alması, kendi siparişlerini izlemesi, borçlarını izleyip doğrudan para ödemesi çikolatalı pasta gibi güzel bir şey. Bu tür bir otomasyon giderek şirketiniz için büyük tasarruf ve hareket kabiliyeti sağlayabilir. Bunların olabilmesi için öncelikle ?doğru ve hızlı çalışan bir firma sisteminizin olması gerektiğini? göz ardı etmemeniz gerekir aksi takdirde bugünlerde çok rastlanan ?ana sistemden kopuk dükkan? uygulamalarından birini de siz gerçekleştirirsiniz.

B2C uygulamaları ürünü son kullanıcıya taşıyan, onların satın almasını sağlayan, son kullanıcının beklentilerine göre düzenlenmiş hizmetleri içerirler.

Adı üstünde ?son kullanıcı?, diğer bir deyimle sonrası yok, ya da ?zincirin sonu?. Bu noktada bulunan firmalar elde ettikleri satış bilgilerini, şikayetleri ve servis bildirimlerini zincirde geriye doğru süratli bir biçimde paylaşmalıdır. Bu amaca uygun olarak satış faaliyetlerinin yanında kendi tedarikçilerinin ulaşabileceği ve bilgi alabileceği bir düzeni de düşünmelidirler.


1. Stok kartları ve ürün ağaçları içinde bulunan bilgi Mühendislik, Üretim, Planlama, Sipariş, Muhasebe bölümlerini tatmin etmelidir.

2. Malzeme kodları tekil olmalı, tek bir nesneyi işaret etmelidir.

3. Ürün ağaçları malzeme kodlarından oluşturulur, çizim numaraları bu kodlar ile aynı da olabilir farklı da ?

4. Ürün ağacınız planlanması gereken bütün nesneleri içermelidir.

5. Ürün ağacınızda en az sayıda seviye olmalıdır. Operasyon adımlarını gösterebilmek için yarı mamul kodlaması yapılmamalıdır.

6. Ürün ağacı değişiklikleri bölümlerin (ürün ağacının müşterilerinin) uzlaşması ile yapılmalıdır.
.
ERP sisteminizin,”onu kullanmaya başladığınız da” size kırmızı kartını göstermemesi için bu prensiplere sadık kalmanızı öneririm, gerisi size kalmış …